Sahneler vardır Koltukları eski kokan Sanat hiç Bir şeyi düşünmezdi Sahnenin Tozunu Atmaktan gayrı *** Ruhu okşanırdı Işıkların altında Rolüne sevdalıydı Rüzgârlarla gelir rüzgârla geçerdi Sahne ışıklarında *** Sevgiyi Yaşatmak yolunda Güzellik kokusu Yayar Renklerle tuvallere nefes olur Damlayan bir çift gözyaşıyla Sevgi ve barış şairi Şair: Kasım Kara Şiir:...
Adım Ahmet soyadım sinekli 2002 yılı eylül ayında Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesinde bulunan sırrı mahallesinde dünyaya geldim. İlkokul ve ortaokulu mahallemde bulunan sırrı hacı Bektaş -ı veli okulunda okuyarak 2016 yılı Haziran ayında başarı ile tamamladım. Çeşitli spor faaliyetlerinde de bulundum. 2016 yılı eylül ayında Lise öğrenimimi Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesinde bulunan...
Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Cebrail Küçükkoçkaya Kimdir? Cebrail Küçükkoçkaya. 1976 doğumluyum. Doğma büyüme İstanbullu olmakla beraber aslen Sivas Divriği’liyim. Muhasebe ve İnsan Kaynakları Uzmanı olarak 25 yıl özel sektörde çalıştıktan sonra emekli dilekçemi vermiş bulunmaktayım. Şair-yazar ve köşe yazarıyım. Yazmaya nasıl...
Nereden Nerden’e nasılGeldikBir bilsenizZamanın içinde yaşananları duysanız inanamıyorum dersinizAnlatılan her şeyin vardır bir gerçeği sorsan bir türlü sormasan bin türlü eşleşmesiİnanamadım kime önem gösterdi isem insan saydım dersinizBen insanlığı yaptıklarımla çok iyi anladımBazı kişilerin hayatları rezil rüsva idi, geçmişleriYaşadıklarına şahit olunca farkına vardımElinde tutup kaldırmak belki insanlığa eş değerdiAnlamadılar gerçeğiSevgi...
(D:1914, Ö:2005) Ve “Sevginin Yedi Rengi” Ali Rıza Navruz ^^ Bildiğim odur ki; pek çok şair, inlerin ve cinlerin kol kola gezdiği boşluklarda sâdece korku ve hüzün yüklenir. Kendilerini tahtakuruları tarafından kemirilmiş merdiven hissetmeleri de işin cabası… Bu durumlarda bütün güvenceleri gözyaşlarıdır onların… Eğer ki; pırıl pırıl sevinçler yüklenmişlerse bu...
TÜRKÇE CAN ÇEKİŞİYOR İbrahim Aygırcı Ben kendi toplumumu ve konuşulan Türkçeyi her toplantıda dinledim. Dinlediğimi de hep seyrettim. Toplum dağınık ve Türkçe perişandı. Bu toplum ve konuştuğu Türkçe bütün hafifliğiyle ortadaydı. Bu toplum ve bu Türkçe birbirinden kopmuş iki çözülmüşü sergiliyordu adeta. Eriyen, dağılan toplumla, kaynaştırıcı olmayan bir Türkçe dili...