YÜCE ALLAH’IMA SÖZ VERMİŞİM Yüce Allah’ıma ben söz veririmRiya yapanlardan olmayacağımİmanla inançla yol gösteririmPula tapanlardan olmayacağım Onuru şerefi koruyacağımDesteksiz ayakta dik duracağımVatan can isterse ben vereceğimVatan satanlardan olmayacağım Yuva yıkanlardan can yakanlardanOlmayıp kaçarım zülüm dan zordanAcizden düşkünden duçar olandanHaraç alanlardan olmayacağım İnanıp sarıldım demokrasiyeAsla düşmemeli din sömürüyeYetkililer Beni sevsinler diyeDört...
İki cinayet, üç şüpheli ve keskin bir sorgulama. Adaletin terazisi dengede mi kalacak? Gerçek, yalancının maskesini düşürecek mi? Yoksa adaletin kılıcı masumları mı yaralayacak? Bir başyapıt olan bu film sizi ahlak, vicdan ve adaletin sınırlarında bir yolculuğa çıkarıyor. Kimin suçlu, kimin masum olduğuna karar vermek için nefesinizi tutacaksınız. “Le Glaive...
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var ” diye başlar Ataol Behramoğlu , aynı adlı şiirine. Her yaşam , bir öyküdür . Belki de bir roman olur, yaşanmışlıklar sıradan değilse. Değişik ortam ve koşullarda yaşanmışsa çok şey öğretir insana. Yaşanmışlıklar, direnmeyi öğretir, ayakta kalmayı ve başarılı olmayı. Deneyimler kazanır, birikimleri artar. Donanımlı...
Ben Ferhat değilim dağlar delemem Gam yükü yüklüyüm sensiz gülemem Elimi kolumu bağladı gurbet, Sen gel gülüm ben oraya gelemem Hasret ateşinde yanar yüreğim Gönülde yakınım tende ırağım Vuslatın baharı olur mu bir gün Zorunluyum gurbet benim durağım Sözümden dönmedim hala ordayım Sıkıntım çok anla beni dardayım Hayatın anlamı kalmadı...
Ne değişik bir oyun bu? Ben, yarına dokunamıyorum, Dünse, bana… İstediğim gibi düne gidip, dolaşıyorum. Yarınsa, ne isterse onu çiziyor bana. Fark etmiyor birbirimizi, hiç birimiz… Dün, bana keskin şekiller vermiş, Benimse umurumda değil… Ben, yarına bileniyorum, O da, benden bihaber… Habersizce birbirimizi ziyaret edip duruyoruz. Ve Allah ne verdiyse,...