Güzel midir senin kadar
Şakaklarından göğün sarkan
Şahbaz ayın güzelliği.
Buruşuk gecesefaları ardında,
Fesleğenler neden hükümsüzdür ki
İstiflenmiş yanık kokuları saçarken gece.
Yaftasız sözler hep seni mi anlatır;
Hep senin saçlarındaki kurdeleye mi
Musallattır bukle bukle gözyaşı saçağı.
Bu yüzden mi kurar hep şairler
Gecenin aryasına otağı,
Bunun için mi cibinliğiyle yükselir
Övüngeç dizeler.
Oysa aşk derdiyle öleni de
Anlatır kasideler.
Hülyalı olsan ne yazar ey şakaklarım!
Bir kokusu var ki hele
Koymuşum komidinin üstüne
Saten bir sarhoşluğun tâ derininde
Çakırkeyif , savruk ve alabildiğine titrek
Zerk ede ede tükenmişliği damarlarıma
Öyle varabiliyorum yok olmanın hazzına
Söyle kırmızısı yanık gül artığı şafak!
Yetişmezse gün imdadıma
Ölür müyüm bu güzelliğin kucağında
Ay da mı ölür
Ve güzel midir ölüm fesleğen kokuları arasında.
YUSUF GÖKBAKAN