Adamın birinin arabasının lastiği tam da tımarhanenin önünde patlar. Adam aracı zor şer kenara çeker ve lastiği değiştirmeye koyulur. Hava da yağmurludur. Adam bijonları söker bir kenara koyar. Ama bijonlar yuvarlanıp mazgala düşer. Adam kara kara ne yapacağını düşünürken, tımarhanenin penceresinden deli seslenir: “A be salak, sen orada ne yapıyorsun?”...
Bebek odalarının tavanlarına yapıştırılmak üzere fosforlu malzemeden yapılmış, karanlıkta parlayan ay, yıldız ve gezegen şekilleri vardır. Bebek sanki gökyüzüne bakıyormuş gibi bu şekillere bakarak oyalanır ve uykuya dalar. Bu şekillerden ilk bebekte biz de almıştık. Ama kirada oturduğumuz evin tavan boyasına kıyamadığımız için bir kartona yapıştırıp duvara asmıştık. Çocukluğumda yerleşim...
Doldurulmuştu kum saatimiz dünyaya ilk geldiğimiz andan itibaren ve çevirmişlerdi artık, geri sayım başlamıştı işte! Kendi kendimizi idare etmeyi öğrenene kadar beslendik, büyütüldük ya ebeveynlerimiz, ya da sorumlu birileri tarafından. O zamana kadar her şey daha kolaydı belki de. Asıl iş, akıl başa gelince başlıyordu. Sorumluluklar, zorunluluklar, hayat yükü denen...
Gelip geçen bana bakıyor Ben de sadece onlara bakıyorum Üstümdeki elbiseyi ekleyip gidiyorlar Onlar bana bakıyor ama Ben onlara bakamıyorum Cevap bile veremiyorum Yazın sıcaktan terliyorum Bütün gün güneş vuruyor yüzüme Kışın soğuktan titriyorum Kimse demiyor Üşüyormusun diye Bazen kuşlar konuyor üstüme Kuşlarada bir şey diyemiyorum Çocuklar bana bakıp gülüyor...
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin Ezilenler adlı kitabı üzerine notlar Gülzar Ahmedova … “Fakir olmak günah değil, zengin olup başkasını ezmek günah.” “Kaderin baskısı altında ezilen daha niceleri uğradıkları haksızlığın üstüne üstüne gitmekten acı bir zevk duyarlar.” “Belki en büyük kahramanlık, insanın hayatta ikincilikle yetinmesidir.” ” İyi insanlar karşılık beklemeden yardıma koşarlar.”...