“#ÖREN_DEKİ_AŞKIM“ Ören’de gördüm ilk seni, sevmiştik birbirimizi. Hiç ayrılmayacakmışız gibi… Koparamazlar demiştim sana, koparamadılar bizi… Biz kopardık bizi bizden. Sanki bu sevgi hiç bitmeyecekmiş gibi… Biz ayrılmış olsakta, Silinmeyecek bizim isimlerimiz kalplerimizden. Hatırlıyor musun? Pınar Başı’ndaki ağacın gövdesine isimlerimizin Baş harflerini (NF) harflerini kazıdığımızı, İşte onu silemeyecekler. Ne zaman tesadüf...
Yetmişli yılların ilk yarısıydı. Ben dokuz on yaşlarında, ağabeyim de benden üç yaş büyüktü. Elli altmış kadar koyun ve birkaç keçiden oluşan küçük bir sürümüz vardı. Öğleden önce koyunlarla kuzular ayrı ayrı otlaklara götürülür, öğleyin koyunlar sağıldıktan sonra da birlikte otlatılırdı. Doğal olarak ben ailemizin kuzu çobanı ağabeyim de koyun...
Biz tüm seslerini duyamasak da Hayatın da bir melodisi var kendince. İçten içe duyulan, hissi yüreğe işleyen, Siyah beyaz gibi net çoğu zaman… Alacası yok… Hüznü de sevinci de ayrı ahenkte. Gölgesi de ışığı da yan yana, omuz omuza… Hepsi bir ses veriyor ömür denen bu besteye… Hayat da bir...
Yine güneş doğacak sabah olacak ağaçlara kuşlar konacak kuzular meliyecek çocuklar okula gidecek kadınlar desen desen renk renk kilim dokuyacak işçiler çalışacak fabrikalar duman tütecek tarlalar pamuk toplayan kadınlarla şenlenecek tomurcuklar açacak güller papatyalar mis gibi kokacak hayaller yeşerecek yürekler umuda yelken açacak her doğan gün yeniden güne başlayacak Yeni...