Kitap şekline bürünmüş hikmetlerle dolu rafları incelerken bunalımla haz arasında gidip geliyordu.Çeşitli kitapların bulunduğu bir bölümde Norrie’nin seyrüsefer kitabı ‘Epitome’a rastladı. Saygıyla sayfalarını çevirdi. Tanıdığı bir dilden konuşuyordu. O da kendisi gibi denize aitti. Sonra Bowditch’in, Lecky’nin ve Marshall’ın kitaplarını gördü. Tamam işte, seyrüseferi kendi kendine öğrenebilirdi. İçkiyi bırakacak, çok çalışacak ve gemi kaptanı olacaktı. O anda Ruth çok yakınındaydı. Kaptan olarak onunla evlenebilirdi ( tabii o da kabul ederse). Ya etmezse… her koşulda O’nun sayesinde iyi bir hayata kavuşmuş, ayrıca içkiyi de burakmış olurdu. Sonra gemi sahiplerini ve sigortacıları hatırladı; kaptanın iki efendisiydi bunlar, çıkarları kaptana tamamen zıt olan ve tek başlarına bile onu mahvedebilecek gücü olan efendiler. Bulunduğu salona göz gezdirdikten sonra gözlerini kapayıp aklına on bin kitabın görüntüsünü getirdi. Hayır, artık denize çıkmayacaktı. Bütün güç kitaplardaydı ve eğer bir şeyler başarmak istiyorsa bunu karada yapmalıydı. Ayrıca kaptanların eşlerini denize götürmelerine izin verilmiyordu. Öğle geçti, öğleden sonra oldu. Yemeği unutmuş, görgü kuralları kitabı arıyordu; çünkü mesleğe dair fikirlere ek olarak aklında basit ve somut bir soru vardı. Soruyu kafasında şöyle kelimelere dökmüştü: Genç bir hanımla tanıştığında senden evini ziyaret etmeni isterse, en az ne kadar süre geçtikten sonra gitmek lazımdır? Sonra aradığı rafı gördü, ama cevabı bulmak için boşuna çabalayıp durdu. Görgü kurallarının çokluğu karşısında serseme döndü, kibar tabakaya mensup insanların kartvizit kullanımlarının incelikleri arasında yolunu kaybetti. Aramasını bitirdi. İetediğini bulamamıştı, ama kibar biri olmaya çalışmanın insanın bütün vaktini alacağını ve görgü kurallarına uygun davranabilmek için evvelden beri buna uygun bir hayat yaşaması gerektiğini öğrenmişti. Oradan ayrılırken masadaki adam, “Aradığınızı buldunuz mu?” diye sordu. “Evet efendim,” diye cevapladı. “Kütüphaneniz çok güzel.” Adam başıyla onayladı. “Sizi sık sık burada görmekten memnun oluruz. Denizci misiniz?” “Evet efendim.Tekrar geleceğim.” Merdivenlerden inerken kendi kendine, “İyi de, nasıl anladı acaba?” diye soruyordu.
Aşk ve sonrası!!