HALİL CİBRAN
Ve yine güzel bir Halil Cibran kitabıydı. Daha önce Ermiş, Kum ve Köpük, Ermişin Bahçesi, Aforizmalar ve Meczup kitaplarını okudum ve şimdi okuduklarım arasına Kırık Kanatlar da eklendi. İyi ki de eklenmiş. Baştan sona altını çizebileceğim cümleler ve hatta paragraflarla dolu, derin betimlemelerle ve yer yer metaforlarla anlatılan felsefi bir metindi bana göre.
Coğrafî konuma göre de değişkenlik gösterebilen ancak bütün olarak baktığımızda 18. Yüzyılda nasılsa, 21. Yüzyılda da devam eden kadın hakları, kadının seçme hakkının olmadığı ve bir mal gibi oradan oraya sürüklendiği gerçeğini okuyoruz.
Halil Cibran’ın kendisi olduğu tahmin edilen baş karakterin, Selma Karami ile yaşadığı muazzam ancak imkânsız bir aşktan bahsediyor. Selma Karami âşık olmadığı bir kişi ile evlendirilir. Öyle ki bu kişi Selma ile statüsü ve mal varlığı için evlendirilmiştir. Bu evlilik, Selma için adeta diri diri mezara girmek gibi bir şeydir ve kitabın bir yerinde Tanrı’ya yalvarış ve yakarışları insanın yüreğini parçalıyor.
Bir alıntı: “Bir şeyin görüntüsü böylece duygularımıza göre değişiyor. O şeyde gördüğümüzü sandığımız büyü ve güzellik, aslında bizim kendi içimizde yer alan büyü ve güzellikten başka bir şey değildir.”GÜLENAY GÜNEŞ