KAFAMDAKİ GERÇEK
YUSUF CAN AŞCI
364 SAYFA
Düşünenden çok bilen, bakandan çok gördüğünü söyleyen oldukça, dünya, akıllılar için cehennem olmaya devam edecek.
Başarılı bir bilim insanı ve yazar olan Devrim, bir sabah herşeyden çok sevdiği eşi Derin’i yatağında ölü olarak bulur. Başucunda bulduğu şırınga ve yatağın yanındaki yüzük bunun bir cinayet olduğunu düşünmesine neden olur. Hemen araştırmalar yaptığı merkeze götürür eşinin cesedini. Bu merkezde yaptıkları çalışmalar, insanları yeniden canlandırma ve zihin kontrolü üzerinedir. Cyro adını verdikleri tüplerle ve geliştirilen prototiple vereceği en büyük sınavdır bu Devrim için.
Psikolojiye meraklı, düşünce okuma yeteneğine sahip, insan analizleri oldukça başarılı olan Devrim, bir yandan Derin’e bunu kimin yaptığını araştırırken bir yandan da olağanüstü rüyalarla boğuşmaktadır. Öyle ki kitap boyunca rüya nerede başlıyor, nerede bitiyor tam olarak sezemiyorsunuz. Araştırma merkezinin sahibi Cemal, babası Kenan ve kardeşi Yağız hem bu zorlu yolda yanında olan hemde ona koca bir yalanı yaşatan diğer kitap kahramanlarımız.
Devrim’in çalışmaları işe yarayacak ve Derin yeniden canlanacak mı?
Rüyalarında gördüğü Siyahlı Adam’ın sırrı nedir?
Gördüğü rüyalar aslında Devrim’e neler anlatmaktadır?
Peki ya Cemal, Kenan ve Yağız’ın Devrim’in hayatındaki rolleri?
Sevgili Sevtap Eken öncülüğünde kalabalık bir ekiple okuduk yine #Gezenkitap etkinliği olarak. Ütopik, ilginç bir hikayeydi. İnsanların yeniden canlandırılması, psikolojik ağırlıklı diyaloglar, Devrim’in iç hesaplaşmaları ilgi çekiciydi.Yazarımız yağmura, siyah renge ve fındıklı kahveye oldukça düşkün zira kitapta bolca bahsedilmiş. Fakat bölümlere ayrılmamış olması okumamı zorlaştırdı. Ütopik yada distopik eserler okumayı severim ama dümdüz anlatılmış olması dediğim gibi yorucu bir okumaya sebep oluyor. Satır aralarında çocuk tacizi, kadına şiddet, köleleştirilmiş insanlardan (baskı yada maddiyat ile) da bahsediliyor. Genel anlamda akıcı bir dili var kitabın (ara ara yoran bir anlatım, rüyaların bir anda başlayıp bitmesi, bir anda pekçok şey anlatmak isterken yaratılan ufak karmaşalar hariç). Eşlik eden herkese teşekkürler.
Alışmaya alıştırılmışız.
Ama insanlar bize öldükten sonra onları diriltebilelim diye para ödüyor. Biz bu insanların umuduyuz.
Sahi, zaman hep böyleydi değil mi? Tarih boyunca yenemediği canlı bırakmadı hiç. İnsanın en büyük kısıtlayıcısı ve doğuştan köle olmasının en büyük sebebi oldu.
Yaşadığım müddetçe kaybetmeme imkan yok, ben hayatla savaşıyorum.
Grup psikolojisi taraftarlaşmayı ister, taraftarlıksa şiddeti beraberinde getirir.
Gerçek cesaret korkusuz olmak değildir, korkularınla yüzleşebilmektir.
Ya biz bir hayalden ibaretsek, yani başka bir evrendeki birinin hayaliysek ve bizim ne yaşayacağımıza onun hayali karar veriyorsa.
İyi insanların cehennemi vicdanıdır.
İyiler sevdikleri için kendilerini feda ederler, kötüler ise bütün dünyayı.
Unutabilmek gerçekten tanrının en büyük armağanlarından biri.
Benim sandığım her şey meğer benim değilmiş. Koca bir yalanı yaşıyormuşum.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN