(ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)
ŞUNUN ŞURASINDA
İKİ ÇİÇEK KOKLAYIP, GÜNEŞİN BATIŞINI İZLEYECEĞİZ…!
“Benim hayatımı yargılamadan önce,
Benim ayakkabılarımı giy
Ve benim geçtiğim yollardan,
Sokaklardan, dağ ve ovalardan geç!
Hüznü acıyı ve neşeyi tat.
Benim geçtiğim senelerden geç,
Benim takıldığım taşlara takıl!
Yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git,
Benim gittiğim gibi…!
Geçer dediklerimi geçirdim.
Biter dediklerimi bitirdim.
Nefret ettiklerimi sildim.
Artık yeter dedim!
Geride bıraktıklarım
Hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana!
Farkında olduğum için var oldunuz!
Vazgeçtiğim için bugün yoksunuz!”(42)
Bir okur sosyal medya’da şöyle bir soru yöneltmiş: “Bir insana yıldırım çarpınca onu Azrâil mi öldürüyor, yoksa Mikâil mi?”
Bir başka okur da bu soruya şöyle bir ekleme yapıp soru seçeneklerini artırmış: “Artırıyorum:
a) Azrâil b) Mikâil c) Allah d) Yıldırım e) Ecel f) Talihsizlik g) Kader h) Hepsi(Bir olmuş, adamın hayatını karartmışlar!)…”
Benimse yanıtım şu: “Kim bilir, belki de insanın yaşamını karartanlar yine, ‘insanın el birlik kendisi’dir! Düşmüyor insan insanın yakasından-omuzundan-sırtından…! İnsanı insana özbeöz(gerçek) kendine bir bıraksalar, insan doğal bir nefes alacak; şunun şurasında iki çiçek koklayıp, güneşin batışını izleyeceğiz…!”
Ünlü Türk şair ve yazar Cahit Zarifoğlu’nun (1940-1987) terennüm ettiği tarzda söylersek, “Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan…! Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz…!”
Ya da, asıl adı Heinrich Karl Bukowski -ki yapıtlarında bazen Henry Chinaski ismini de kullanmış- olan Amerikalı yazar ve şair Charles Bokowski’nin (1920-1994) bir şiirinde dillendirdiği gibi; “Hangi çiçek, diğerini ‘sarı açtı’ diye ayıplar? Hangi kuş, ‘farklı ötünce’ diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar… Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…!”
Son tahlilde, “âdeta birileri haram etmiş, yasaklamış, çok görmüş insana, ‘otantik mutlu yaşam sürme hakkı’nı”; ve’s-Selâm…!
(DEVAM EDECEK)
Zeki Coşkunsu