Gençtim…
Kanım güneşten sıcak.
Dudaklarım gül kırmızısı.
Heyecanım, annesine sarılan bir bebek.
Allah’ın bütün mucizelerini göster bana. Yüzün nasıl da bütün dünya nimetlerini taşır, şahit
olayım.
Şu an ipek beyazı ayakkabılarını giyiyorsun. Adımlarını yavaş atmalısın, bu kadar tutkuyu bir
anda kaldıramayabilirim. Ki bir erkeğin kalbi de narindir.
Otur şöyle karşıma, sen konuştukça gözlerimin içinden yeni gözler çıksın. Bahar gibi es,
saçların yüzümü okşasın. Bir an bile kaçırmayayım bakışlarımı, yumuşasın kalbim, su olsun
aksın, bahçende ne kadar çiçek varsa can versin. Sen konuş, hücrelerimdeki sıcaklık bedenime
yayılsın.
Uzat konuşmalarını, yükselt ses tonunu, ben ne kadar seni duyarsam o kadar huzurluyum.
Göğsümde ne kadar nefes varsa hepsi senin. Tam da soluk borumdan tuttuğunu fark ettiğinde,
parmak uçlarıma dokun. Hayat ver. Hayatımdan daha fazla hayat yaşatmak isterim sana.
Canımın canı, tane gülüşlüm… Ne de güzel yakışmış mor beren. Ne de güzel durur boynunda
inciler. Elimden tut, inandır bana dünyanın sen olmadan da döndüğünü. Daha da sıkı tut
ellerimi, terler heyecandan, kayar, korkar. Ki soğukluğun şubattan daha çok üşütür.