ey!hazan saçlı yar sen aklıma düşünce sarar beni gri renkli akşamlar ard arda devrilir şarap dolu bardaklar aralıksız tüter küf dolu sigaralar çalar gramofondan kürdili hicazkar şarkılar (…)
Bu Ocak ayı bakışlarım uzaklara Paltosuz üşüyen çocukluğuma takılıp Merhametli insan kılığına girdim Gömülü tüm titremeler karşımda adeta Bir kıvılcım bekliyorum İçimde gürül gürül yanan ateş Yaşlı yüreğim göve yükselir Kırmızı turunculu hasret içinde Kar tanelerinin ezgisini seyre dalmışım Derinlerde bir yerde köy türküsü Beyaza değdikçe huzur yürüyüşüm Yüreğimde hayat...
UNUTTUM SANIYORSUN…! – Osman Dastan Ana yağan hasret yağmurunda özledim diye dert yanıyorsun,Gözlerimden tane tane bağrı sineme kanlı yaşlar akıtıyorsun,Cehennem azabı yokluğunun harıyla an be an yandırıyorsun, Yangın yerine çevirdiğin acılar diyarı yüreğime sitemler ediyorsun,Çökünce üzerine zifiri karanlığın örtüsü beni aradığını söylüyorsun,Düğün bayram içinde günümü gün ediyorum sanıyorsun, Söylediğin sözler...
Altmışlı yıllardı. Çocuktuk. Gördes kırsalındaki evimizde yaşıyorduk. Kırsalda yaşamanın en büyük zorluklarından birisi de yalnızlıktı. Bazen günlerce aile üyelerinden başka insan görmezdik. Çocukluk arkadaşlarımız, eğer varsa kendi kardeşlerimiz olurdu. Hal böyle olunca herhangi bir nedenle evimize gelen insanları büyük bir ilgiyle karşılardık. Aile büyüklerimiz misafirlerle sohbet ederken, biz çocuklarda acaba...
O ilk karne halen bende durur ve arada bir çıkarır bakar ve “Bir gün bu hikâyemi yazsam, inanmazlar” derim. Almanya’ya geleli çok olmamıştı ve iltica başvurum kabul edildikten sonra Almanca kursuna yazılmıştım. Görseniz, işi gücü bırakmış, yana yakıla Almanca çalışmaktayım. Birkaç ay sonra kursa Amerikalı bir kadın geldi. Adı Jeniffer....
Kırmızıyım ben; kan gibi kızıllara boyanır, ay yıldız gibi parlarım gök kubbede. Ben kırmızıyım; şehitlerimizin, vatan evlatlarının kutsal kanı kadar. Ve onlar kadar yüz akıyım vatanın. Hem ay yıldızdır adım hem kırmızı. Asırlar öncesinden benim gölgemde birleşip benim için savaştınız. Topraklarınızda dalgalandırdınız. Kimi zaman bana sarındı naaşınız, kimi zaman benimle ...