Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
12°C
İstanbul
12°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
14°C
Cuma Parçalı Bulutlu
16°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
17°C
Pazar Çok Bulutlu
18°C

Çekmece

Çekmece
30 Mayıs 2022 22:08
608
A+
A-

Sarmal şeklinde, kırçıllı granit merdivenden yukarı doğru sert adımlarla bir kadın çıkıyordu. Adımları öylesine gürültü patırtı koparıyordu ki evinin alt katında oturan komşusunun tüylü, iri köpeği rahatsız olmuş uluyordu. Köpeğin sesinin geldiği eve dönüp baktı, ardından gözüne bastığı merdivenlerde bıraktığı ıslak ayak izleri dikkatini çekti. Dışarıda yağan şiddetli yağmur onu tepeden tırnağa ıslatmıştı. İnceden bir titreme içindeki öfkeyi tekrardan hararetlendirmişti. Gittikçe şiddetlenen adımlarla tekrardan yukarı çıkmaya başladı. Bu sefer ıslanmış ayaklarının çıkardığı sulu şapırdamanın farkına vardı. Kapının önünde durup, derin bir nefes aldıktan sonra çantasındaki anahtarı aramaya koyuldu. Bütün eşyalar elinden kayıp duruyordu. Çantasındaki kalabalığın önüne geçmek için cüzdanını ve telefonunu çıkardı. Telefon elinden düşüp merdiven korkuluklarına vura vura boşluğa yuvarlandı. İçinde kabaran hiddet ile bütün çantasını kapı önündeki paspasa boşalttı. Eğildiğinde ıslak saçlarının yere değdiğini gördü. Bir an için kendi saçının bu kadar uzun olmadığını düşündü. Anahtarı yerden kaptı. Doğruldu ve bir derin nefes daha aldı. Titreyen elleri anahtarın kilide girmesini engelliyordu. Uzunca uğraşıdan sonra kapıyı açtı ve içeri girdi.

Gündüz olmasına rağmen dışardaki fırtına yüzünden loş bir ışık vardı. Ayakkabılarını çıkardı. Adımını attığında çoraplarının da ıslanmış olduğunu anladı ve onları da çıkardı. Hızlı adımlarla salona girdi. Etrafta kimse yoktu. Durdu ve sessizce evi dinledi. Koridordan bir başka kadının sesinin yankılandığını fark etti. Salonun koridora açılan diğer kapısına yöneldi. Gözlerinin karardığını, nefes almakta güçlük çektiğini hissediyordu. Dehşet ve ürperti beynine gark olmuş şekilde kapının koluna asıldı. Sanki birisi kapının diğer ucunda açılmaması için uğraşıyordu. Var gücüyle kapıyı kendine doğru çekti. Zar zor da olsa kapıyı açtı. Karşı tarafta kimse yoktu. Şimdi içerden gelen sesler fısıldıyordu. Fısıltılar kafasının içinde adeta büyüyordu, fakat anlamakta güçlük çekmekteydi. Uzun adımlarla koridoru yarıladı. Fısıltıların inlemeye döndüğünü duyunca olduğu yere çakılı kaldı. Ayakta durmakta zorlandığını hissetti. Elini koridorun şampanya sarısı duvarına yasladı. Kendine geldi ve elini çekti. El izine baktığında kendi elinin bu kadar küçük olmadığını anımsıyordu. Odadaki kadının sesi artmıştı. Bu ses, içinde kırmızıyı çağrıştıran bir hırs uyandırdı. Geldiği yoldan geri döndü. Salona girdiğinde evine yabancılaştığını hissetti. Mutfaktan uzun saplı bir bıçak alıp öncekinden daha kararlı adımlarla odaya daldı.

Odadan içeri girdiğinde, sarı boyalı saçları çıplak sırtına inen bir kadın gördü. Kapının açılış sesiyle irkilip bağırarak yana sıçradı yataktaki kadın. Utancından yorganı omuzlarına kadar çekti fakat adam böyle bir zahmette bulunmadı. Dışardan gelen ıslak ve gözü dönmüş kadın, yatağa doğru hamle etti. Adam bağırarak ‘’Dur!’’ dedi. Odaya tümden sessizlik hâkim oldu. Adam yattığı yerden doğruldu ve ‘’Sen kimsin?’’ dedi. Elindeki bıçağı sıkı sıkıya tutan kadın ‘’ Ne yaptığını biliyorum ve artık zamanı geldi.’’ dedi. Adamın yüzüne donuk bir ürperti yerleşti. ‘’ Bizim evimizde ne işin var?’’ adam bu soruyu bağırarak sormuştu. Yanındaki kadın da ‘’ İçeri nasıl girdin?’’ diye sordu. Bu soruyu duyan ıslak kadın, afallamış şekilde bir adım geriye attı. Adama karşı o da bağırarak ‘’ Benim evimde beni aldatıyorsun ve ve…’’ bir anda durdu ve gözlerinde donuk bir ışıltı parladı. Başını yere eğdi. Eteklerinden damlayan suya baktı. Halbuki o hiç etek giymezdi. Adam, ‘’ Ben sizi tanımıyorum, bugüne kadar da hiç görmedim. Hem bizim evimize nasıl girdiniz?’’ dedi. Dışardaki rüzgâr cam kenarındaki ağacın dallarını cama vuruyordu. Sanki kendi iradesi ile çağrıda bulunurmuş gibi. Islak kadın bir adama bir cama bakıyordu. Şimdi bu adamın onun kocası olmadığını anlar gibiydi fakat
siması ona çok tanıdık geliyordu. Sanki her gün gördüğü biriymişçesine. ‘’Seni tanıyorum.’’ dedi sadece. Ağaç arzuyla cama vuruyordu. Yataktaki adam ve kadın da donup kalmıştı. Sadece ıslak kadın vardı artık, ama o da istese bile konuşamıyordu. Bıçağı bıraktı kadın, camı açtı. Dallar şiddetle yüzüne çarptı ve Kendine geldi yazar.

Kapıyı açtı ve koridora çıktı yazar. Hızlı adımlarla mutfağa gitti, su doldurdu. Kana kana içti, bardağı kenara bıraktı. Dağınık ve duman altı odasına girdi. Havadaki ağırlık genzini yakıyordu. Ekranı açık bilgisayarının başına oturdu. Odada ritmik şekilde bir ses vardı. Yazar dolabında bir tahta kurdu olabileceğini düşündü. Bilgisayar masasının çekmecesini, sigara almak için açtı. Elini çekmeceye daldırdı. Çekmece karanlıkta tam olarak görmediği ama çekmeceyi ağzına kadar dolduran notlarla doluydu. İçlerinden birini aldı ve okuyabilmek için bilgisayarın ekranına doğru tuttu. Sarı not kağıdında ‘’NE YAPTIĞINI BİLİYORUM VE ARTIK ZAMANI GELDİ’’ yazıyordu. Yazar notu aldığı yere bıraktı ve diğer eline baktı. Elinden aşağıya doğru şıp şıp su damlıyordu.

Barış PERKTAŞ

ETİKETLER: , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.