

Seni en son bir altın tepside masalına bıraktılar.
Büyüdü masalın, büyüdü içinde yaşadığın şehir ve sen.
Annen balkonda fesleğenler yetiştirirdi kış günü incinmiş bir inatla
Babana çok çay, yeterince az kahve ikramı.
Yaz sıcağında esmerleşen tenin ve
Kış günü giydiğin yeşil hırkan seni dünyada tuttu
Buna alışmış gibiydin hep, bir şeyler seni bir yerde tuttu.
Kardeşin seni her akşam kapı eşiğinde bekledi
Kuşlar hafızaları yettikçe ismini ezberledi.
Yüzün bir denizden geçti her mevsim öylece
Sesin bir denizde yıkandı durdu her sabah.
Artık denizin ve şehrin ritmiyle boyanıyor saçların
Denizin ve şehrin ritmiyle anlatılıyor masalın.
Seni en son altın bir tepside bu masala bıraktılar
Yüzün kanlandı bu vakitte yüzüne can geldi.
Dünya bir masalın içindeymiş gibi döndü güneşin etrafında
İçinde kötüler kaybetti, içinde iyiler hep kazandı.
Üzümün ezilmiş haliydin bazen ve ağustosa denk geldin hep
İncirin dalından koparılmış hali, incirin kabuğundan taşmış hali.
Yüzün bir nehirde yıkandı bir de sesin her sabah
Bütün nehirler denizi olmayan şehirlere indi.
Seni en son altın bir tepside
Masal yerine annenin kucağına bıraksalar
Yine de bu kadar güzel olurdun.