Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
11°C
İstanbul
11°C
Az Bulutlu
Salı Az Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
14°C
Cuma Çok Bulutlu
15°C

BEDİRHAN GÖKÇE’NİN “YÜZ YÜZE” KİTABINA DAİR

BEDİRHAN GÖKÇE’NİN “YÜZ YÜZE” KİTABINA DAİR

Geçenlerde elime Bedirhan Gökçe’nin “Yüz Yüze” aslı eserini aldım. Çok önceleri okumuş olduğum bu kitabı bir kez daha inceleyince bu satırlar düştü gönlüme ve sizlerle paylaşmak istedim. Lakin kitaba geçmeden önce Bedirhan Bey hakkında da kısa bir bilgilendirme yapayım müsaadenizle.

Şahsi sitesi olan www.bedirhangokce.com ‘da yer alan bilgilere göre Gökçe “Bedirhan Gökçe; Dünya şiir gününde doğmuş 1988 tarihinden bu yana sayısız seslendirdiği şiir, belgesel ve haberlerle günümüze kadar birçok esere imza atmış Türk, yazar, şair yorumcu ve ses sanatçısıdır.” Ardahan asıllı ve Ankara doğumlu olan Gökçe ülkemizde daha çok radyo programlarıyla tanınmış ve memleketin en meşhur kanallarından olan TRT ve Kral FM’de de boy göstermiştir.

Bazı antoloji / derlemelerde de yer alan Gökçe’nin “Yüz Yüze” adlı müstakil eseri ise onun his ve fikir dünyasına yolculuk edebilmemiz için önemli bir pencere niteliğindedir. 2018, İstanbul, Eğitimevi Yayınları baskılı eser 205 sayfalık orta kalınlıkta bir kitaptır. İlk baskısını 10.000 adet yapıp hızla tükenen eser şimdi çoğu sahaf sayfasında makul bir fiyata bulunabilmektedir. Eserin ön kapağında şu mısralar yer almaktadır: “Kimseyi / bıraktığın yerde bulamıyorsun. / Ya adresi değişmiş oluyor. / Ya da kendisi.

Böylece kapağından da anlaşılacağı üzere eser şiirsel bir üsluba sahiptir, içerisinde bazı dörtlükler de bulunmaktadır lakin şiir kitabı değildir. Kitapta Gökçe’nin kaleminden dökülmüş çeşitli konulardaki denemeler, hikayeler ve özlü sözler yer almaktadır. Yazar ağdalı bir anlatımdan ziyade akıcı, açık, samimi bir anlatımı tercih etmiştir diyebiliriz. Buram buram geçmişe özlem kokan satırlarda yazar, adeta okuyucusunu karşına alıp onunla sohbet etmiştir.

Böylece kitap ve yazarı hakkında bazı genel bilgiler verdikten sonra şahsi fikirlerime geçmek istiyorum. Hani tiyatro eğitimlerinde daima tekrarlanan bir tanım vardır. “Tiyatro insanı, insana insanla anlatma sanatıdır.” diye. Kitap ve edebiyat da “İnsanı, insana yazıyla anlatma sanatıdır.” bence. Zira kitap ve sanat da ekmek gibi, hava gibi, su gibi gereklidir ve dahi hayat bunlarla doğru, güzel bir şekilde sürdürülebilir. Evet, belki hepimiz âdemoğluyuz ancak kendimizi anlatabildiğimiz ve anlamlandırabildiğimiz kadar insanız. Tıpkı Dücane Cündioğlu’nun “Hz. İnsan” tanımlaması gibi… Fakat bizler ekseriyeti muharebeler, katliamlar, yoksulluklar, sömürgeleştirme politikaları ve ağıtlarla geçen 20. ve 21. asırların evlatlarıyız. Ve asrımızın bütün kirini, pasını iliklerimize kadar taşıyoruz üstümüzde! Sonra ne oluyor? Cahitleşiyor içimizden biri ve o zarif ruhuyla; etiyle, kemiğiyle nefret ettiğini ilan ediyor asırdan! En çok da o meşhur “tek dişi kalmış canavar”a dönüşen teknolojinin, ona duyulan bağımlılığın ve para kazanma hırsının ilmi, sanatı, ahlakı ve hayatı sarıp sarmalaması hatta yerle bir etmesi düşürüyor bizi bu ahlara. Heyhat ki bu hali görüp de çare arayanların, çare arayanlara destek olanları sayısı maalesef ki iki elin parmağını geçmeyecek vaziyette.  İşte bu sebeple bu eser bu durumu en azından kıyısından, köşesinden tutup hatırlattığı için pek kıymetli. Zira atasözünde de geçtiği gibi bir çiçekle bahar gelmeyeceğini bilen bizler her baharın da bir çiçekle başlayacağın farkındayız ve bu eseri gönül iklimimizi şenlendirecek çalışmalardan biri olarak görmekle mükellefiz herhalde.

 Fakat şunu de söylemem gerekir ki kitaptaki hikayecikler ve denemeler çok içten ve çekici olsa da özlü sözler, mısralar çok yetersizdir. Lakin ataların dediği gibi bu kadarcık kusur kadı kızında da olur diyor ve bu kitabı insanlığın asırlardır süren macerasında hak ve hakikat namına ne varsa bir tespih tanesi gibi o silsilenin bir parçası olarak kabul etmenizi, bendenizi de eksiğiyle kusuruyla bu tespih tanelerinden bazılarını sizlere haykırmaya, anlatmaya çalışan bir garip dellal olarak kabul etmenizi rica ediyorum.

Muhammet Baran ASLAN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.