“””””””””””””
“Sadece benim düşüncem, benim inancım doğru”nun gönümüzdeki adının bağnazlık olduğunu söylememe bilmem gerek var mıdır. Bu kelimenin bir diğer adına da taassup diyoruz. Bağnaz olan insan, yeniliklere sürekli bir şekilde kapalı olduğu için, bir türlü kendini geliştirme imkanına sahip olmaz. Bir düşünceye, bir ideolojiye ya da bir inanca körü körüne bağlı olduğu için bu düşüncenin çemberi dışına çıkamaz. Bu çerçeve icerisinde hayatını idâme ettiren kişide ya da toplumda demokrasi, fikir özgürlüğü, sevgi, saygı, şefkat, dostluk, fedâkarlık kavramları kesinlikle yoktur.
Efendim, özellikle şu son dönemlerde bu tahammülsüzlük hatta sapkınlık çoğunlukla İslam dini gibi anılmaya başlandı. Bir kısım odaklar bu bağnazlığa İslam adını koydular. Öyle ki, bir İbrahimî dinin adı ‘korku’ kelimesiyle birlikte anılır oldu. İnsanlar korkularının İslam’dan değil, bağnazlıktan kaynaklandığının ah bir farkında olabilseler!
Tamam bağnazlığın din ile -hele de bizim dinimizle- hiç alakası olamaz da, nedense bizde de baş göstermeye başlamış durumda bağnazlık. İslam’la uzaktan yakından alakası olmayan uygulamalarda bulunup, bunları uygulamayan kişileri kafirlikle suçlayan binlerce insan vardır bu coğrafyada… Bu gibi düşüncelerin batıl olduğunu göstermeye çalışan alimlere bile kulaklarını tıkarlar hep. Camilere ve diğer ibadethanelere saldırıda bulunan, insanları hunharca öldüren bildiğimiz bir sürü örgütler vardır islamla alakası hiç olmayan ya da olmamış.
Yazımın konusu olan bu bağnazlıktan kurtulmak için bu bataklığa saplanmış kişi ya da toplumlar kendilerini geliştirmelidirler. Bunun için de bol bol okumalıdırlar. Ancak okurken sadece kendi fikirlerini destekleyen, savunan kaynakları değil, her türlü kaynağı okumalıdırlar. Okuduğu farklı fikirleri karşılaştırmalı ve bunlardan en doğrusuna karar vermelidirler.
Bu kişilere mutaassıp deniyor lügatimizde. Her ne kadar halk arasında bu kelime dindar anlamında kullanılıyorsa da, bu çok yanlış bir kullanımdır bu bilinsin isterim öncelikle. Taassuba en çok karşı çıkan da bizim dinimiz İslamiyet değil midir? Peygamberimiz (s.a.s) müşrikleri İslam’a davet ettiklerinde onlar, körü körüne atalarının dinine sarıldıkları, onu üstün gördükleri için İslamiyet’i kabul etmiyorlardı bildiğiniz gibi. İşte bu kör inada Kitab-ı Kebirimiz, El Fetih Suresi/26 da “Cahiliye Taassubu” dedi.
Diyorum ki biz Müslümanlara mutaassıplık değil, hoşgörülü olmak yaraşır. Müsamahakâr insan sâbit fikirli olamaz. O, yanlışla doğruyu ayırt etme gücüne fazlasıyla sahiptir. Unutmayalım ki irşadın vazgeçilmez unsuru ancak müsamahadır… Bağnazlık ise Emil Michel Cioran’a göre “konuşmanın ölümüdür.”