Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
18°C
İstanbul
18°C
Yağmurlu
Çarşamba Çok Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
17°C
Cuma Parçalı Bulutlu
20°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
19°C

Adnan ÖNDER ile Söyleşi

Adnan ÖNDER ile Söyleşi
8 Ekim 2025 11:11
2
A+
A-

AŞK YAZARI MUSTAFA ÇİFCİ’NİN

FATİH SIVAN EĞİTİM KURUMLARI GENEL MÜDÜRÜ

ADNAN ÖNDER İLE YAPTIĞI RÖPORTAJ

Eğitim tüm insanların ortak sorunu. Sadece insanların mı, Dünya’nın en büyük sorunu. Çünkü eğitim ve dil ulusların geleceğini tayin eden ilk etki. Devleti, devlet yapan ortak DİL, ortak anlaşabilmek, konuşabilmektir. Türk Dilinden söz ederken burada Atatürk’ü anmadan geçersem bu yazı eksik kalır. Eğitim olmadan hiç bir şey olmaz. Eğitim dediğimiz bilgidir, bilgi ise bilmediğimiz her ne olursa olsun, bilmediğimizin farkına varmamızı sağlayan bir aydınlık, bir güneş demektir. Bilgi, kendini yenileyerek devam eden ve aktarılabilir bir süreçtir. Bu anlamda eğitimin içinde olan, eğitimde kendi adını bir Kalite düzeyine taşıyan, eğitim camAiasında adından söz ettiren değerli bir isimle bir sohbet etmek ve bunu yazılı hale getirmek çok güzeldi, diyerek sorularımı eğitimde kendi kişisel başarısını kanıtlamış değerli öğretmen Adnan Önder Beye sorularımı sormaya başlıyorum..

Sizi tanımak için çok kısa kendinizden söz eder misiniz?

Ben Adnan Önder. Tarih eğitimi almış bir öğretmen ve eğitim yöneticisiyim. Tarihçi kimliğim, geçmişten ders çıkararak bugünü ve geleceği daha doğru yorumlamamı sağlıyor. Eğitim anlayışımda kişisel gelişim temeli çok önemli bir yer tutar. Çünkü her bireyin potansiyeli farklıdır; eğitimin amacı bu potansiyeli ortaya çıkarmaktır.

Köy Enstitüleri ve öğretmen liseleri olmamış olsaydı bugünkü eğitim durumu nasıl olurdu?

Tarihçi gözüyle söylüyorum: Köy Enstitüleri Türk eğitim tarihinde devrim niteliğinde bir adımdır. Eğer onlar olmasaydı, Anadolu’nun büyük kısmı öğretmensiz ve eğitimsiz kalırdı. Bugünkü kazanımlarımızın çoğunda onların izleri vardır.

En sevdiğiniz ders hangisiydi?

Tarih. Çünkü tarih sadece geçmişi anlatmaz; bugünü anlamamıza ve geleceği şekillendirmemize yardımcı olur. Geçmişin aynasında gençliğe bakmak, geleceği inşa etmenin anahtarıdır.

Bir öğretmen nasıl olmalı?

Öğretmen sadece bilgi aktaran değil; yol gösteren, kişisel gelişime rehberlik eden, öğrencinin içindeki cevheri ortaya çıkaran kişidir. Öğrencisine güven vermeli, örnek olmalı.

Öğretmen kendini nasıl geliştirmeli?

Tarih bize gösteriyor ki gelişmeyen, yenilenmeyen toplumlar geride kalır. Öğretmen de sürekli okumalı, araştırmalı, yeni yöntemler denemeli. Öğrencilerden öğrenmeyi de bilmeli.

Günümüzün eğitim sistemi geleceği ne kadar kurtarabilir?

Eğitim sistemi tek başına yeterli değildir. Ancak kişisel gelişim odaklı bir anlayış hâkim olursa, gençler geleceğin aynası olur. Bugünün gençliği ne kadar donanımlı yetişirse, yarınlarımız da o kadar güçlü olur.

Öğrencilere ilk not vermeyi kim ve nerede icat etmiştir?

Not sistemi Avrupa’da doğmuştur. Ancak bana göre asıl önemli olan not değil, öğrencinin gelişim sürecidir. Kişisel gelişim odaklı eğitimde “not” bir araçtır, amaç değildir.

[Burada ek bilgi olarak hemen ilave ediyorum bu ilk not sistemini…

William Farish, 1759 doğumlu olan İngiliz kimyager…

Tarihte ilk defa Farish, fabrikalarda uygulanan yöntemden esinlenerek “not verme sistemini” icat etmiş oluyor.  

William Farish üniversite düzeyinde ilk yazılı sınavı yapan, Dünya’da okullarda not verme sistemini başlatan ve yazılı sınavı icat eden ilk öğretmen olarak tarihe geçiyor.  ]

Toplumda kitap okuyamama nedeni nedir sizce?

Okuma kültürü ailede ve okulda küçük yaşta kazandırılmıyor. Tarihten biliyoruz; okuyan milletler ilerlemiş, okumayanlar geri kalmıştır. Kitap okumak kişisel gelişimin en güçlü aracıdır.

Yaşlılar neden kitap okumaz ya da sanatla uğraşmazlar da kahvelerde zaman harcarlar?

Çünkü çocukken kazanılmayan alışkanlıklar yaşlılıkta da devam etmez. Kültürel altyapı zayıf olunca boş zaman üretken değil, tüketici şekilde geçirilir.

Toplum nasıl gelişir, nasıl değişir?

Toplum ancak eğitimle değişir. Eğitim; bireyi kişisel gelişim açısından güçlendirdiğinde, toplum da kültürel, ekonomik ve bilimsel olarak gelişir.

Okuldaki disiplinin başarıdaki rolü nedir?

Disiplin tarih boyunca her başarılı toplumun ortak özelliği olmuştur. Ancak disiplin ceza değil, özgüven ve sorumluluk kazandırma aracıdır.

Kendiniz için hangi tür kitaplar okuyorsunuz?

Tarih, kişisel gelişim, liderlik ve edebiyat kitapları. Çünkü her biri insana farklı bir bakış açısı kazandırır.

Sınıf içinde denge ve otorite nasıl sağlanır?

Otoriteyi korku değil, sevgi ve saygı kurar. Öğretmen öğrencinin kalbine dokunduğunda denge kendiliğinden oluşur.

En etkin öğretme tekniği nedir, öğretmen nasıl olmalıdır?

Kişisel gelişim temelli, öğrenci merkezli öğretimdir. Soru sorduran, düşündüren, üretmeye yönlendiren yöntemler en etkili olanlardır.

Ders nasıl çalışılır?

Tarih bize düzenin önemini öğretir. Planlı, düzenli, tekrar ederek çalışmak başarıyı getirir. Öğrencinin kendi öğrenme tarzını keşfetmesi de önemlidir.

Öğrencinin hedefi, bir yol çizgisi hangi döneminde olur?

Gençlik döneminde. Çünkü gençlik geleceğin aynasıdır. Ortaokuldan itibaren yönelimler başlar, lisede ise kalıcı hale gelir.

Sınav okullarının öğretme felsefesinden biraz söz eder misiniz?

Sınav Eğitim Kurumları üç temel değer üzerine kurulmuştur. “Takip/SorumlulukHakkaniyet/DürüstlükEmpati/Duygudaşlık“tan oluşan bu değerler Sınav Okullarında kısaca THE OKUL olarak adlandırılır. Öğrencilere öncelikle bu değerler benimsetilir. Okul kültürü bu değerler üzerinde yükselir ve kurumlar da aynı doğrultuda yönetilir.

Öğrencileriniz sizi iki kelimeyle nasıl tanımlarlar?

Adil ve vizyoner.

Bir öğretmeni harika yapan özellikler nelerdir?

Öğrencisini sadece ders için değil, hayat için hazırlaması. Öğrencisine değer vermesi ve kişisel gelişim yolculuğunda rehber olması.

Sınıf ortalamasının altında kalan öğrencilere nasıl eğitim verilmelidir?

Onlara sabır ve özel ilgiyle yaklaşılmalı. Her öğrencinin potansiyeli vardır, sadece keşfedilmesi gerekir.

Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

Ben bugün gençliğinin geleceğin aynası olduğuna inanıyorum. Gençliğe yatırım yapmak, aslında geleceğe yatırım yapmaktır. Herkes kendi kişisel gelişim yolculuğunu ciddiye almalı, çünkü birey gelişirse toplum da gelişir.

Eğitimci Adnan Önder ile sohbetimizin yazılı kısmı burada sonlanırken, Fatih Sınav Şube Müdürü değerli öğretmen AYŞE NUR ÇİL’de unutamadığı bir hatırasını bizimle paylaştı. Ayşe Öğretmenin unutamadığı değerli hatırası…

“Bir Öğretmen ve Bir Çocuğun Kalbinde Kalan İz” İlkokul 2. ya da 3. sınıftaydım. Küçük bir yaramazlık yapmıştım; belki de yapmamam gereken bir şey… O zamanlar böyle durumlarda öğretmenler biraz daha farklı davranırlardı. Sınıf öğretmenim, Ziya Kahraman, yanağıma hafif bir tokat kondurmuştu. O an çok ağlamıştım. Ama okul çıkışında içimdeki tüm kırgınlığa rağmen, yine de koşup öğretmenime sarıldım. Göbeğine sıkıca sarılıp yanağından bir öpücük kondurup öyle ayrıldım okuldan.

Yıllar geçti… Ben de öğretmen oldum. Öğretmenliğimin 2. ya da 3. senesiydi; bir gün ilkokul öğretmenim Ziya Kahraman beni ziyarete geldi. O an, içimde tarifsiz bir gurur ve büyük bir mutluluk hissettim. Beni hatırlıyor olmanız ve görev yerime gelmeniz beni çok mutlu etti dedğimde seni unutmam mümkünmü ben o gün sana kızıp vurduğumda ağladın ama cıkarken bana sarılıp Öpmen bana büyük bir hayat dersi vermişti ölsemde unutmam dedi. İkimizinde unutamadığı bir yaşanmışlık…

            Bugün hâlâ ararım, konuşurum onunla. Çok şükür hâlâ hayatta.

            O günkü o küçük olay, bana belki de en büyük insanlık derslerinden birini kazandırdı. Bir öğretmen bazen bir dokunuşla, bir bakışla, bir sözcükle bir çocuğun karakterinde iz bırakır.

            Bugünün koşullarında, öğrencimize en ufak bir uyarıda bulunsak bile bazen veliler tepkiyle yaklaşabiliyor. Ama ben biliyorum ki, o gün bana yapılan o davranış, beni kırmadı; aksine, beni ben yapan değerlerin bir parçası oldu.

            İlkokul Öğretmenim Ziya Kahraman’a Sonsuz Sevgi ve Minnetle …

Bu değerli söyleşi için kendilerine teşekkür ediyorum.

Atatürk Aydınlığını sadece çocuklara ve öğrencilere değil, herkese anlatmaya devam ve bu hepimizin görevi..

Aydınlık yarınlar herkesin ve hepimizin olsun..

[Aşk Yazarı Mustafa Çifci- Ekim, 2025]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.