HATİCE YATKIN YETİŞEN
272 SAYFA
“Nilüfer çiçeği her gün yeniden doğup, zorlukların üstesinden gelmeyi simgeliyor Nilüfer. Sen de adını aldığın bu bitki gibi çok güçlüsün unutma.”
Hikayemiz; Nilüfer’in bir sabah gazete manşetlerinde eşinin kendisini aldattığını öğrenmesi ile başlıyor. Annesinin tüm itirazlarına rağmen konservatuvar yıllarında tanışıp büyük bir aşkla evlendiği Tufan, zamanla ülke çapında tanınan ünlü bir saz ustası olarak adını duyurmuştur. İkizleri Oğuz ve Yavuz’un doğumu ile mutlulukları taçlanmıştır genç çiftin. Oysa ki gazete haberi tüm yaşadığı güzelliklerin bir yalan olduğunu ortaya koymuştur o sabah.
Soluğu en yakın arkadaşı Merve’nin yanında alan Nilüfer, bundan sonra yoluna Tufan olmadan devam etmeye karar verir. İnandığı tüm değerler kökünden sarsılmış, hayatının bir yalandan ibaret olduğunu acı bir şekilde tecrübe etmiştir.
Bu arada kader ağlarını Nilüfer için örmeye devam eder, bir rastlantı sonucu karşısına çıkan Cihan ile hayatı bambaşka bir anlam kazanır.
Oldukça akıcı, merak uyandırıcı, hoş bir kitap okudum sayın Hatice hanımın kaleminden. “Karantina Gemisi” kitabını da severek okumuş, Ankara Kitap Fuarı’nda bir araya gelme şansı bulmuştum kendisiyle. Kaleminize, emeğinize sağlık. Yolu açık, okuru bol olsun dilerim. Tavsiyemdir tanışın bu güzel kalemle.
Niye hep bardağın boş tarafını görüyordu? Hayatı boş yaşamış, bazı güzellikleri tüketip harcamıştı, ama hala umut vardı.
Merve, uzandığı şezlongdan sessizce sahile bakan Nilüfer’i izledi. İyi görünüyordu. Düne göre bugün çok daha iyiydi. Yarın da iyi olacaktı, ertesi gün de. Kendi hayatından biliyordu. Zaman herşeyin ilacıydı.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Arzu ORTAÖREN