Şiir üzerine söyleşiden Bir kuple… Nurkal Kumsuz
————
19.yüzyılın sonlarına doğru Fransız şiirine damgasını vuran akım bilindiği gibi simgeciliktir. Yani gerçekliğin imgelerin çağrışımıyla anlatılması olayı. Sizin şiirlerinizde de ilginç imgelere rastlıyoruz. Sizce imge nedir -kısa tanımıyla- ve imge şiirde ne ölçüde bulunmalıdır?
————
Evet, bu anlayışın ilk izlerine Baudelaire’de rastlamaktayız. Fakat anlayışı 20.yüzyıla taşıyanlar Verlaine’le Mallarme olmuştur. Bu anlayış günümüzde de pek çok akımı kesinlikle etkilemiştir. İmgenin kullanıldığı noktada anlam bir bakıma geri plana itiliyor ve şiirsel güzellik anlamın kapalı oluşunda aranıyor.
Türkçe lügatimize bakacak olursak imge; “hayallerimiz” olarak geçmektedir tek kelimeyle. Şiirde imge; dış dünyadan alınan ögelerle oluşturulur. Bu ögelerin, duyumsamaların zihinde görüntüye dönüşmesi, değer kazanmasıdır imge ayrıca. Eskiler “mazmun” diyorlardı bizim bu gün imge dediğimize. Mazmunlar divan edebiyatında özellikle yerini bulmuştur. Şiirde imge bir yemekteki tuz miktarınca olmalı. Fazlası şiiri boğar… Hiç olmaması ise şiiri yavan kılar diye düşünüyorum. İmgede “kapalı istiare” sanatının rolünü unutmamak gerekir ayrıca…
Ali Rıza Navruz