TREN’İMİZ İŞLİYOR TIKIR TIKIR
Necati Açıkgöz
…
Merhaba efendim, detaylarını tam olarak anlayamadığım önemli bir konu hakkında bilgi edinebilmek amacı ile engin görüşlerinize başvurma ihtiyacını hissettim.
Tabi sizce bir mahsuru yoksa şayet;
yardımcı olabilirseniz sevinirim. –Buyurun beyfendi, sorunuzu alayım.
Şey….diyecektim!
–Şey ne, be adam, şey den soru mu olur; gevelemeden çıkar şu baklayı ağzından.
Ne oluyuruz yahu?
”Selamün kavlen”
Nedendir bu, celallenmenin sebebi anlaya bilmiş değilim doğrusu.
Vazmı geçsem acaba…
bacaklarımda titremeye başladı.
Of anam of…
Bu da neydi be?
–Görüyorsunuz zor günlerden geçiyoruz, kaybedilen her anın altın değerinde önemi var bizler için.
–Zamanı boşa harcayamayız.
–Zaman bizim için çok önemli zira yapılacak yığınla işimiz var!
Allah…alah söyleyene bak.
Buradan bakıldığında pek de öyle görünmüyor ya! Olsun diyelim.
Madem ki, zaman bu denli önemli;
peki, demezler mi adama zaman bu denli önemli ise;deprem sonrasında kayıp edilen zaman aralığında, nasıl bir göreviniz vardı ki, bir türlü yol bulup enkaz batağına saplanıp kalmış ve üzerlerinde tonlarca demir, beton vs. artıkları olan çığlıkları ayyuka çıkmış insanlarımızın yaralarını sarmak için tez zamanda yanlarında olamadınız?
Neredeydiniz onca saattir söyler misiniz?
Zaman önemli imiş!
Elbette zaman önemli biliyoruz da;
sizin o göstermelik, zaman önemli
çıkışınıza bir tek kimsenin dahi inanmayacağını bilmenizde yarar var.
Zaman önemli tabi.
Kim bağladı elinizi, kolunuzu, onca zaman; nerede ise iki gün?
Zaman çok önemli imiş!
Korkuya tutsak edilmiş asri köleler olmuşuz hepimiz.
Sırıtıyor yüzlerimizden kin ve nefret yüklü sırtlansı gülücükler
Sizler çok önemli insanlarsınız, tabi! Bakmayın öylesi serzenişlerime.
Şayet sizler bu denli önemli olmasa idiniz,taç niyetine taşırmı idik bunca zamandır başımız üzerinde.
İnanın ki, doğrudan doğruya suçlu sizler siniz diyemiyorum …
ama değilsiniz de diyemiyorum.
Dönüp dolaşıp, suçlu salt benmişim gibi kendi omuzlarıma yüklüyorum olanca günahların yükünü.
Nerelerden, nerelere sürükledin bizleri, ”kader planı’nın” yorgun treni. Bütün suç sende mi, yoksa bizdemi düğümlenmektedir;
maalesef anlayabilmişte değilim.
Ha… evet sırası gelmişken unutmadan söyleyeyim, sorum tamda bu minval üzere olacaktı. ”Bilmediğimiz bir arızamı var da, tren’imiz sürekli istasyon harici ara yerlerde mola vermektedir”? Diyecektim …korkudan boğazımda dizili kaldı sözcüklerim.
Soramadım amma…anladı Şıp diye ne demek istediğimi akıllı adam vesselam!
–Nerede üretirsiniz bu tür saçma, sapan faraziyeleri, anlamıyoruz ki?
–Görüldüğü üzere makinist görevinin başında. Trenimiz de tıkır, tıkır çalışıyor elhamdülillah.
–Ortada sorun olarak görülebilecek birtek meselemiz dahi yoktur hamdolsun!
Afet olmuş, neticesinde binlerce bina yerle bir, on binlere varan ölü ve yaralıya rağmen trenimiz tıkır, tıkır çalışarak yoluna devam etmektedir diyor.
Aman allahım, aklımı koru yarabbi.
–Öyle olur, olmaz asılsız haberler yaymanın kimseye yararı olmaz!
İyi de arkadaş, bizler hasbelkader de olsa, bu trenin yolcuları arasındayız.
Geliniz bizlerin yerinde siz olunuz ve akibetinizin ne olacağı hakkında merakınızı giderecek bir tek soru dahi sormayınız.
–Görüyorsunuz ki beyler, mevcut imkan ve gerekli olan tüm çabalarımızla vatandaşlarımıza hizmet vermeye devam ediyoruz.
–Milletimiz her şeyi görüyor, biliyor
–Bize, aziz milletimizin desteği yeter
–Bu arada bazı kendini bilmezler, yani onlar… bunlar… şunlar !
–Şey yapıyorlar… onların kim olduklarını söylememize gerek yok.
–Sizler de yakinen biliyorsunuz.
–Biz de, onlar hakkında gerekli olan notları şey yapıyoruz!
–Zamanı geldiğinde şeyleyeceğiz hiç şüpheniz olmasın.
Ne diyelim?
Kolay gelsin.
İyi şeyler…
23 ŞUBAT 2023, AKBÜK