Tüyap Kitap Fuarında Çınar Yayınları standından aldığım Rıfat Ilgaz’ın “Sarı Yazma” kitabını (geçtiğimiz aralık ayı içinde yitirdiğimiz) Oğul Aydın Ilgaz’a imzalatırken, kitabımı da imzalayıp kendisine takdim etmiştim.
“Köy Enstitüleri içimizde bir yaradır. Okuyacağım Salih Bey” derken tarihe vesika olsun diye bir de fotoğraf çektirmiştik. (Şyiki de çektirmişiz)
Her kitabın, okuru üzerinde bıraktığı bir etki vardır. Kastamonu, Cide yörelerinde kadınların başlarına örttükleri, yöresel bir baş örtüsü simgesesi olan “Sarı Yazma” bu kitabın da isimine esin kaynağı olmuştur.
Önceleri “bölge kültürünün yansıtılması düşüncesiyle kaleme alınmış olabilir” diye düşündüğüm bu kitap ilerleyen sayfalarda beni ters köşe etti. Bu kitapta isminin çok ötesinde, tarihi bir dönemi, yaşayan birinin anlatımından öğrenme fırsatı buldum.
Örneğin Köy Enstitüleri üzerine hatırı sayılır bir araştırma yapmış ve bu alanda iki kitabi olan biri olarak 1930/1960 dönemini çok merak etmekteydim. Belli bir bilgiye ulaşmıştım ama eleştirel bir dille, o dönemi yazan bir çalışma eline geçmemişti. Yöresel bir baş örtüsünün adı zannıyla ilk izlenimlerimin çok ötesinde bir kitapla karşılaştım. Zamanın devrimcilerinin Milli Şef ve Menderes dönemlerinde çektikleri çileleri, mapushane damlarında onlara layık görülen yaşamın abartısız kaleme alındığı bu çalışma kafamdaki o dönemlere ait bazı çelişkileri gidermeye yetti.
Usta kalem Rıfat Ilgaz’ın “Sarı Yazma” kitabı okunmadan, İnönü ve Menderes dönemlerini doğru değerlendirilemeyeceği düşüncesindeyim…
Yakın tarihimizin çok az bilinen bu dönemini tam anlamıyla değerlendirebilme kaynağı olarak dostlarıma, okuma sevdalılarına Rıfat Ilgaz’ın “Sarı Yazma” kitabını önermekteyim…
Salih KOÇ
1 Ocak 2023 / Beykoz-İst.