Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C
AVLU
5 Eylül 2022 22:17
438
A+
A-

Gecenin üç beş suları hep uykum kaçar benim ve ne hikmettir beynimin verdiği komutla parmaklarım kaşınmaya başlar… Kelimeler dizi dizi durmuşlardır sıra beklerler kendini akıllı sanan şu telefonumun tuşlarında… Hani bir de görebilsem akşam ilk vakit çıkan şekerimden dolayı harfleri?

Gecenin şu saati uyumak varken nereden düştüyse aklıma emek hırsızlığı düştü.

Kafayı mı oynatıyorum ne?

Yat zıbar uyu be kadın gündüzler torbaya mı girdi?

Çokta; gece vakti değil sanırım dışarda yakındaki çiftliklerden horoz ve köpek sesleri geliyor.

Çiftlik dedim de aklıma çocuk yaşta gelin geldiğimde gelin arabasının durduğu ve oynamasını hiç bilmeyen eşim ile bizi oynattıkları avlu aklıma düştü.

İkiyüz metrekare kadar kocaman bir avluydu. Köylülerin yukarı bağlara kestirmeden gitmek için kullandıkları yol olmuştu millete.

Ebem rahmetli çatlardı hırsından boşa durup işlenmeyen toprak görünce…

E bende onun torunuyum ondan aşağı kalır yanım mı var?

İçin için ağrıma giyordu köylülerin bize ait avluyu kullanmaları. Onu da geçtim; avlunun en sonunda evden çok uzakta bulunan kapısı delme çatma olan tuvaletin tam önünden geçip gidiyordu insanlar.

Zaman geçtikçe bu beni çok rahatsız etmeye başladı.

Avlu ile bahçenin ortasında iğde çalıları vardı çok lazımmışlar gibi. Meyvası olsada yiyoruz desek neyse. Ancak ipe yetişmeyen çamaşırları asmaya yarıyorlardı. Rengarenk atardım elimde yıkadığım, tokaçla ağarttığım burcu burcu kokan çamaşırları üstlerine dilek ağacı gibi olurdu.

Hemen onların başında duran akasya ağacı da onlara keza lüzumsuzdu bir karış toprağın dahi önemli olduğu köy yerinde.

Kafaya koymuştum sökecektim hepsini ve o avluyu bahçe yapacaktım ki yaptımda…

Yaşıtlarımın yakar top evcilik oynadığı yaşta ben şehirden gelin gelip köy yerinde hem çocuk doğurup çocuk yaşta hem de bir karış toprak derdine düşmüştüm…

Toru topu üçyüzelli metre kare olan arsamızın ikiyüz metrekare kadar olan yerin avlu olması mantık dışı birşeydi yada beceriksizlikti.

Boydan boya çalıdan duvar gibi duran o dikenli iğdelerin hepsini kökten söküp bahçenin alt kenarına ve devamın daki avlunun yolla buluşan kenarına diktim. En küçük filiz kökünü bile sökmüştüm ki arsız olan iğde ağaçları boy vermesin yeniden diye.

A akılsız kadın bak ezanıda okuttun uyumak varken…

Neyse

Akasya ağacı vardı ya hani onu da söktüm şerefsizim. Tabiki yalnız yapmıyorum bunları fikir benden çıkmış olsada ev ahalisi de yardım ediyorlardı.

Emek hırsızlığı dedim ya asla yemem kimsenin hakkını. İnkar gelsem gözüme dizime durur emeklerimi inkar gelenlerin aksine… Onlar istedikleri kadar inkar gelsin, kestirme yollarını kapattığım köylüler şahit nasıl olsa. Gerçi çoğu vefat etti Allah rahmet eylesin…

Akasyayı tutardı tutmazdı bilemedik ama bahçenin en köşesine diktik bununlada yetinmeyip dut aşılattık ağaca. Tuttu da aşı hani ama sonra ben o akasyayı hiç görmedim yada çıkıp giden hafızamdan oda silindi.

Çiğnenmekten taş gibi olan avluyu ilk yağmurdan sonra karış karış belledik.

İlk yıl boylu boyunca sebze yaptık o alana

Sonra;

Ne gerek var diyenlerin aksine ceviz fidesi söküp getirdim ninemin aşağıki mahallede olan bahçesinden. Ben o gün öğrendim cevizi ceviz yapanın dikine toprağa giden kökünün olduğunu. Sökmek o kadar kolay olmadı. Nimem o dikine giden kökü yaralarsan tutmaz dedi. Neredeyse boyumu aşıyordu fidenin ama ben kazandım sonradan meyvasından bir tane yemek nasip olmayan şimdilerde koca ağaç olan ceviz fidesi karşısında ve sonraki diktiklerim onca asmanın, cevizin de nasip olmadığı gibi ve hatta benim diktiğimin inkar edildiği gibi.

Çocuk aklıyla çok dedi bana yardım eden o haylaz çocuk ama kim ciddiye aldıki “bu bahçe yengemin emeği” dediğini emeklerim inkar edilince.

Oğlum doğmuştu martın yirmiüçünde… Henüz onbeş günlük felandı kırklı bebeyi evde yalnız bırakıp yağmur altında kavak dikmiştik yağan yağmurda suyunu alsın da tutsun diye bahçe kenarına baştan sona.

Hadi ben bilmiyordum da bana cebren diktiren de mi bilmiyordu haziranın başında kavak ya da hiç bir ağaç dikilmez dikilse bile tutmaz.

Ya ben gelene kadar niye yoktu aklında?

Yarımşar metre arayla manilanın ucuyla gevşettiğim toprağa soku soku vermiştik otuz otuz beş kavak fidesini yağmurda ıslana ıslana ve o gün kaptım; şifayı benden sonra çıkıp gitmeyi bilmeyen. Tabiki; sonra neredeyse hepsi kurudu tutmadı kavak fideleri üç beşi hariç. Mevsimi değildi çünkü.

Neredeyse; on yılı aştı hiç inip gezinmen o bahçenin içinde bir tartışmada “sen neredeydin o bahçe yapılırken” denildiğinden bu yana

Beşyüzmetrelik yerde olan çeşmeden bizimde hakkımız var o suda diyen ben gelince aklına düşenlerin sözüyle ark alıp o bahçeyi sulamaya çalışmam da cabası.

Konu emek hırsızlığıydı ben nelere daldım gittim. Şehirden gelip onbir yıl yaşadığım köy hayatından bir kesitti bu sabah beni uykumdan eden

Deliriyor olmalıyım

Yada;

Ağrıma gidiyor; yaşlandıkça haybeye geçen çocukluğumu, gençliğimi hatırladıkça

Veyahut emeklerimin hiçe sayılması. Bu hikaye çok uzun bu bir kaç satırı sadece…

Millet gelip pikniklerde şurada burada gezerken; bense o vakte kadar millete yol, benden başka herkese yar olan bir karış toprağa sahip çıkıp yeşertmek derdindeydim

Bu arada gün ışmaya başladı.

Dedim ya çok uzun hikaye bu

O avluya gelin indiğim anın hikayesini de yazmıştım üstümdeki emanet gelinliği çıkartmaya çalışan o kadına kızıp…

Bir ara onuda paylaşırım.

Binnur Doğan

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.