Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
13°C
İstanbul
13°C
Az Bulutlu
Pazar Hafif Yağmurlu
12°C
Pazartesi Az Bulutlu
12°C
Salı Az Bulutlu
13°C
Çarşamba Açık
13°C

Sessiz Çığlıklar Arşivi

Sessiz Çığlıklar Arşivi

Gülin Gerçeker

Şehir, her sabah olduğu gibi saat yedide aynı tonda uyandı. Gri bir titreşim. Dev ekranlar, binaların cephelerine yapışmış devasa gözler gibi aynı cümleyi fısıldıyordu: “Toplumsal Denge İçin Sessizlik.” Mira, yatağından doğrulurken bileğinin iç kısmındaki küçük metal halkayı yokladı. Yerindeydi. Herkesinki gibi. Konuştuğun, düşündüğün, hatta bazen hissettiğin her şey bu halka tarafından izlenirdi. Yüksek duygu, yüksek itiraz… Hepsi puan kaybıydı. Mira’nın puanı tehlikeli derecede düşüktü. Çünkü fazla düşünenlerin toplum için risk olduğunu bilmesine rağmen zihnini susturmakta hâlâ zorlanıyordu. Üstelik duygu arşivcisi olarak çalışıyordu. Görevi, halktan toplanan bastırılmış duyguları sınıflandırmak ve silinmeye uygun olanları ayıklamaktı. Korkular, öfkeler, özlemler… Hepsi dijital dosyalara dönüştürülürdü. İnsanlar rahatlasın diye değil; sessiz kalsınlar diye. 

O gün ekranına düşen dosya diğerlerinden farklıydı. Ses seviyesi: 0. Dosya açılmıyordu. “İmkânsız,” diye fısıldadı Mira. Sıfır sesli bir duygu, sistemde yer almamalıydı. Çünkü sistem, ses çıkarmayanları fark etmezdi. Mira dosyayı gizlice kişisel belleğine aktardı. O akşam eve döndüğünde yasak olmasına rağmen bu riski göze alarak gizlice duvar ekranını kapattı. Stresten dolayı göğsüne inen ağrıyı görmezden gelip dosyayı açtı. Ses yoktu ama duygusu vardı. Bu bir çocuğun sessiz çığlığıydı. O kadar uzun süre bastırılmıştı ki artık frekansı yoktu. Dosyanın sonunda tek bir bilgi vardı: Kaynak: Toplu Eğitim Alanı / Yaş: 9. Eğitim Alanları… Çocukların “uyumlu bireyler” olarak yetiştirildiği yerlerdi. Sessizliğin öğretildiği, duyguların törpülendiği, hayallerin erken yaşta budandığı beton bahçeler. Mira’nın bileğindeki halka titredi. Uzun süredir ilk kez kırmızıya yaklaşıyordu.

Ertesi gün Mira sistem merkezine gitti. Bugün izin günü olduğu için içeride ürpertici bir sessizlik vardı ama duvarlarını bile dinlendiğini biliyordu. Merkezin ana sistemine ulaştığında ellerini titreyerek panele koydu. Bileğindeki halka artık tamamen kırmızıydı. Ekranda tek bir soru belirdi: “Toplumsal Dengeyi Bozmak İster misiniz?” Bu soru yıllardır sorulmamıştı. Çünkü kimse “isterim” demeye cesaret edememişti, Mira dışında.

Sisteme, sessiz çığlığın dosyasını yükledi. Ardından arşivdeki tüm sıfır sesli duyguları tarattı. Binlerceydi. Yıllardır fark edilmemiş, yok sayılmış, istatistiklere girmemiş hayatlar. Mira ses algı eşiğini sıfıra çekti. Ekranlar karardı. Halkalar sustu. İnsanlar ilk kez kalp atışlarını duydular. Bastırılmış duygular, yıllardır tutulmuş nefesler gibi bir anda yüzeye çıktı. Kimse konuşmuyordu ama herkes hissediyordu. Ve bu, sistemin en büyük korkusuydu.

Mira, Merkezin ortasında yere çöktüğünde bileğinde artık hiçbir şey yoktu. Halka kendini imha etmişti. Gözlerini kapattı. Bu bir zafer miydi yoksa kaosun başlangıcı mıydı? Bunu bilmiyordu. Ama ilk kez, içindeki sesle dış dünya aynı frekanstaydı. Günler sonra şehir yeniden kuruldu. Ekranlar geri geldi ama mesajlar değişmişti. “Kimsenin sesi ölçülemez.” Artık herkes bir toplumun bastırılmış duygularla inşa edilemeyeceğini biliyordu. Yeni sistemde Mira’nın adı geçmedi. Tarih, onun yaptığını “teknik bir arıza” olarak kayda geçti. Ama Mira’nın umurunda değildi. Çünkü bazen, dünyayı değiştirenler bunu hiç ses çıkarmadan yaparlardı. 

YAZAR ÖZGEÇMİŞİ

Gülin Gerçeker, 16 Ocak 2007 Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde dünyaya gözlerini açtı. 7 yaşındayken memleketi olan İzmir’e ailesiyle beraber geldi. Memur ailenin kızı olan Gülin’in kendisinden 7 yaş büyük bir ablası var. Özel Ege Lisesi’nde ortaöğretim hayatını tamamlayıp 2024 yılında girmiş olduğu üniversite sınavı sonucunda diş hekimliği fakültesine yerleşti. Küçük yaştan itibaren hayatında önemli bir yere sahip olan edebiyata “Karanlık Gölgem” eseri ile başlangıç adımını attı.

ETİKETLER: ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.