

Şimdi bana kalan,
bir avuç yalnızlık,
biraz da sabır,
biraz da kaybolmuşluk
***
Hayatın kıyısında oturuyorum,
ne içine çekiyor beni dünya,
ne dışına atıyor.
***
Bir yerdeyim,
yok sayılmakla unutulmak arasında.
Bir ses var içimde,
ama duyan ben değilim.
***
Gözüm göğe takılıyor bazen,
bir yıldız kayıyor ama ben dilek tutmuyorum.
Çünkü ben, düşenin ta kendisiyim artık.
***
Sevdim, kimse anlamadı.
Anlattım, kimse duymadı.
Sustum, herkes konuştu.
***
Aynaya bakıyorum, yüzüm yok.
Sadece bir iz, geçmişin gölgesiyle çizilmiş.
Birine sarılmak istiyorum ama kollarım yok.
Bir söz duymak istiyorum ama kelimeler kırık.
***
Zaman,
bir nehir gibi akıp gidiyor avuçlarımdan,
ve ben, suda kendi yansımama bakıyorum
yabancı bir yüz gibi:
ne ben benziyorum kendime,
ne gökyüzü eski gökyüzü.
***
Bir mum yakıyorum gecenin ortasında,
ışığını değil, kendi karanlığımı seyretmek için.
İçimde bin yıllık bir yalnızlık kök salıyor usulca
ve sessizlik, en yüksek çığlıklarını atıyor kalbimde.
***
Belki sonra pişman olurum
Ama şimdilik susuyorum sadece
çünkü bazı acılar,
ancak sessizlikle anlatılır.
***
Ve belki,
bir şiirin son dizesinde saklı,
benden sonra da beni anlatacak
küçük bir sus payı.
Nur Lavinia