1984 doğumlu yazarımız gazetecilik mezunu olup yüksek lisansını sinema üzerine yapmıştır. Öykü ve roman kitaplarıyla bol bol ödül almış olan Seray Şahiner, bir dönem Ot dergisi ve Birgün’de de yazmıştır.
2012 yılında Hanımların Dikkatine adlı eseriyle Yunus Nadi öykü ödülü almıştır. Antabus adlı romanı tiyatroya uyarlanmış olup, 2016 Afife Tiyatro Ödülleri’nde Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nü kazanmıştır. Kul adlı ikinci romanıyla 2018 Orhan Kemal Roman Ödülüne layık görülmüştür.
Özellikle toplumumuzda ezilen kadınlara yer verdiği eserlerinde bir taraftan mizahi bir anlatımla okuyucuyu sıkmayan duru bir dille yazılarını dile getirirken, bir yandan da hüzünlü duygusal anlatımıyla günümüzde yaşanan kadınların sorunlarını ele almıştır.
Antabus bize başkahramanımız Leyla üzerinde, erkek hegemonyası kurmaya çalışan baba, sevgili, eş baskısını öyle güzel anlatıyor ki okurken çoğu zaman bir kadın olarak Leyla’ya yapılan haksızlıklara çok kızıyorsunuz. Koca şiddeti, tecavüz, aile baskısı gibi konuların ele alındığı kitap, maalesef toplumsal gerçeğimizi apaçık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Ülkemizde milyonlarca Leyla olduğunu bilerek yaşamak ve onlar için bir şey yapamamanın çaresizliğini ya da ne yapabileceğinizi sorgulayacağınız düşündürücü bir roman. Aslında bu okuduğunuz sadece bir kadının hikayesinden oluşmuyor. Leyla’nın kızı Ayşe, hastanede refakatçilik yapan Ülker Abla ve daha nice kadınların öyküsüne tanıklık ediyorsunuz.
Bu arada sizde benim gibi Antabus’un ne demek olduğunu bilmek isterseniz alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan bir ilaç olup içkiden soğutuyor olduğu söyleniyor. Yazarla tanışma kitabım fakat dilinin akıcılığı nedeniyle son olmayacak. Diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım. Kısa ama son derece düşündürücü olan bu kitabı herkesin okumasını öneririm.
Alıntılar
Tek zulüm gören sen misin? Bazılarının duvarları kalın sadece. Seslerini duymuyorsun..(Sf:70)
GÜNAYDIN ARKADAŞLAR MERHABA ERKEN UYANDIM SABAHA, ŞAFAKTA AYDINLIK GÜN DİLERİM CAN OLANA *** Astral seyahat sonrası uyanıverdim yatakta Dünyayı arşınlayıp çözüm aradım sorulara *** Eksik olan taşları bir bir arayıp bulunca Sebep sonuç ilişkisi netleşiyor kafamda *** Ulaşınca pozitif düşüncenin farkındalığına Hatalardan ders almak kolaylaşır anında *** Boş ver sen...
Çocukluk yıllarımdı. İlkokulu köyde okudum. Resim dersindeyim. Semiha Öğretmenimiz derste ödev verdi. -Çocuklar bugün ödeviniz bir ağaç çizmek, hadi başlayın. Sınıfta olan bütün öğrenciler ellerine boya kalemlerini aldı. Renkli kalemlerin sesleri ve öğrencilerin coşkusu etrafta tatlı bir telaş oluşturuyordu. Her bir öğrenci hayal gücünden doğan rengârenk ağaçlar, minik parmaklarından resim...
Bana attığın ilk bakış, Kalbimin ilk heyecanı, Yüreğimde ki hızlanış Her seferinde yankı yaptı. Aşkımız olay oldu herkese, Bilmezler neler çektik seninle, Gülmek de haktır, üzülmek de Yanımda ol yeter ki her seferinde Sevgin bana huzur verdi, Gözlerin gözlerime kenetlendi, Bak yüreğim nasıl hareketlendi, Seninle bir araya geldiğimizde Sinem Şahin
B.F. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Merhaba, ben Pınar UZUN. Kendimi öyle hissetmesem de 28 yaşımdayım. Yazmayı ve okumayı tutku edinmiş, bulduğu her sessizlikte hayallerinde kaybolan sıradan biriyim. B.F. Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz? Tam olarak ne zaman başladım, nasıl başladım bu sorunun cevabını...
Ali Yurtseven; 1967 yılı Ankara doğumlu, aslen Ohrid/Makedonya kökenli bir sanatseverdir. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Ankara’da tamamlamış, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat Bölümü mezunudur. Şüphesiz ki zengin bir kültüre sahip Anadolu’muzun bu zenginliğinde şiirler ve şairler önemli bir yer tutar. Ali Yurtseven, sanat alanında bu zengin coğrafyanın yetiştirdiği isimsiz...
Doğu’da askerdi, Batı’da er idi, Gökteki yıldızlar o yiğitti izlerdi, Uyku kaybeder görenler yıldızı. Yıldızı kaydı, o yiğit şehit kaldı. Sessizdi kalp alında vurulmuşun, Sormamıştı parolayı kör kurşun Parola tunç dağda kan renginde, Küflü sefer tası kuru ekmeğinde. Sefertası ana elinde, ayak çıplak, Ayakkabısız ayaklar çıplaktı ayak, Asmıştı boynuna oğlu...