ZAMANIN ÖTESİNDE BİR SERGİ

Kendine özgü bir sanat tasarımcısı, özgün bir ressam İmren EROĞLU. Bugün ikinci kişisel sergisini açmış. Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde açılan sergiye ZAMANİN ÖTESİNDE adını vermiş. Geçmişten geleceğe uzanan sonsuzluğa, sonsuz bir yolculuğa vurgu yapmak istemiş.

Ormanda gezerken gözüne çarpan bir odun parçasını, bir ağaç kütüğünü, deniz kıyısında sahilde yürürken ayağına takılan bir kaya parçasını, bir taşı yerden alıp onu bir sanat eseri yapan bir ressam..

Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi, sıradan birer varlık olan doğal ürünleri renklendirir. Taş tasarımları, ağaç gövdeleri , kaya parçaları onun elinde güzelleşir, evlerin en seçkin köşelerinde yerlerini alır. Canlı ve parlak renkleri yeğler. Boyama işlerinde akrilik boya kullanır. Çünkü bu boya hem çabuk kurur hem daha dayanıklıdır. Her türlü yüzeye uygulanabilen bir boya türüdür. Sanatçı, bu nedenlerle yapıtlarında özellikle akrilik boya kullanmıştır.

Yaşam, salt siyah beyaz renklerden ibaret değildir. Doğada her rengin bin bir tonu vardır. Yeşilin, kırmızının, mavinin bu farklı tonlarını görebilmek için sanatçı duyarlılığı gerekir. Gönül gözüyle görmesini bilen sanatçı, doğadaki ayrıntıları görebilmiş ve yansıtabilmiştir. İnsan, onun yarattığı bu renkli dünyada yaşamak istiyor.

İzlenimcilik ( empresyonizm) akımının etkisinde kalmıştır. Bu akım, ışık, renk ve an kavramını öne çıkartan, doğadaki görünümlerin sürekli değişim içinde olduğundan herhangi bir zamanın herhangi bir anına denk gelen görünümün bir daha aynı biçimde görünemeyeceğini düşüncesini temel alan sanat akımdır. Sanatçı İmren EROĞLU ‘nun yapıtlarında bu etkiyi görebilirsiniz. Çünkü ışık ve renk çok belirgindir.

Sanatçının etkilendiği akımlardan biri de Kübizm’dir. Gözün görebildiği ayrıntıları geometrik çizgilerle ve biçimlerde anlatmasıdır. Herkesin görmediklerini duygularını katarak anlatmıştır. Duygularını, iç dünyasını, renk, çizgi, düzlem ve kütle aracılığı ile dışa vurur. Dışa vurumcu bir sanat anlayışının temsilcisidir. Geleneksel kuralların dışına çıkar. Doğanın gerçekliği yerine duyguları öne çıkarır. Hem empresyonist hem de kübik bir ressam diye nitelenebilir.

Her insanın gerçek bir işi, bir amacı, bir hedefi vardır: Kendine giden yolu bulmak. Her insan, en uzak yolculuğuna kendinden başlar. İçinin bahçelerinde , çıkmazlarinda gezinir hep. Döndüğünde ise başkasıdır artık. Kimileri insandan yola çıkıp yine insanı bulur. Sevi ozanı Yunus Emre gibi. Kimileri , doğadaki gerçekliği, gerçek sevgiyi bulur. Karacaoğlan gibi. Kimileri de kendi iç dünyasını keşfeder.Kendi düşlerinde yarattığı sevgiliyi sever. Platonik aşkı bulur.

Ressam İmren EROĞLU da kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkar. Orada renk ve ışık ile birlikte sevgiyi ve dostluğu bulur. Yapıtlarında sevgi, dostluk, barış ve uyum temalarının işlendiğine tanık oluyoruz. Güzellik, sonsuzluktur. Aynada uzun uzun kendinizi seyredersiniz. Çünkü sonsuzluk da sizsiniz, ayna da. Belki de hepimizin içinde narsizm vardır. Hepimiz, kendimizi beğenir, kendimizi seyrederiz uzun uzun.

Ne ararsanız var bu sergide. Taş tasarımları, ağaç gövdeleri, tablolar, seramikler,sulu boya. Güzellik sevgisi bir tat, güzelliğin yaratılması ise bir sanat.

Doğayı, insanı, yaşamı seviyorsanız… Doğanın ve yaşamın güzelliklerinden tat alıyorsanız…. Yaşamınızı renklendirmek istiyorsanız….

Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde toplam (60) altmış eserin sergilendiği bu sergiyi mutlaka izlemelisiniz.

Zeki BAŞTÜRK