Yazar Recep ÖREK Röportajı

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz.  Recep ÖREK Kimdir?

Recep ÖREK: Eğitimci ve yazarım. Şu anda Keçiören’de bir lisede okul müdürlüğü yapıyorum. İki gazetede köşe yazısı yazıyorum. YAZAK ve Türkiye Yazarlar Birliği üyesiyim. Yayımlanmış üç kitabım bulunmaktadır.   İkisi deneme, biri öykü.

Betül FIRAT: Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?

Recep ÖREK: Okumaya meraklı biriydim. Kısıtlı imkânlar zorlayarak okuma alışkanlığım lisede başladı. Üniversitede bu durum ivme kazandı. Sonrası, artık kitaplar yanımda ayrılmaz birer arkadaş, sırdaş oldular. Önce bloglarda daha sonra yerel gazetelerde köşe yazarlığı ve ilk kitabım 2015 yılında çıktı.

Betül FIRAT: Edebiyat alanında ilk eseriniz nedir ve ilk yayınlanan eseriniz hangisidir? 

Recep ÖREK: 2015 yılında Bilsam yayınlarında Yırtık sayfalar adında deneme türünde ilk kitabım çıktı.

Betül FIRAT: Ailenizde sizden başka sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenen var mı?

Recep ÖREK: Hayır, aile de herhangi bir sanatla ilgilenen yok.

Betül FIRAT: Sizin için en önemli olan eseriniz hangisidir?

Recep ÖREK: Bu zor bir soru. Birbirinden ayırmak zor. Ancak ilk öykü kitabım olan Gölgelerin Sessizliği benim için edebiyat dünyasındaki özgüvenimin yükseldiği bir dönemdir diyebilirim.

Betül FIRAT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli? 

Recep ÖREK: Öncellikle yazarken kendini sansürleyen bir tutum içerisine girdiğinde orijinal eserler çıkmaz. Bu düşüncelerinizi izole eden bir durumdur. Bu nedenle yazarken bence dikkat edilecek şey kelimeleri yerinde kullanmaktır.   Okuyucuyu sıkmamalı, bulmaca çözer gibi karışık ve ağır cümleler olabildiğince az kullanılmalı. Ayrıca çok basit ve okuyucuyu sıkan cümleleri de fazla kullanmamak gerekir. Eseri yazarken okuyucunun iç dünyasını yolculuğa çıkaran bir yazma üslubu olmalı.  Toplumun ortak sorunları dile getirilmeli. Farkındalık yaratacak bir teknik kullanılması edebiyatımızı geliştirir.

Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu? 

Recep ÖREK: Her kesimden kitap okurum. En son Japon edebiyatından Yukio Mişima’nın “Satılık Hayat” romanını okudum. 

Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?

Recep ÖREK: Cemal Süreya, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Marquez, Thomas Mann, Dostoyevski, Turganev, Sabahattin Ali, Yusuf Atılgan, Yaşar Kemal…

Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Recep ÖREK: Çok okuyup, iyi bir gözlemci olmak gerekir ve aklına gelen bir konuyu hemen yazmalı ya da not almalı. İnsan yazdıkça gelişir. Bir de farklı yazarları okumalarını tavsiye ederim. Bu insanı zenginleştirir.

Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?

Recep ÖREK: Öncellikle ebeveynler okumalı ki çocuk örnek alsın. Ayrıca çocuğun sevdiği kitaplardan başlamalı ve yetenekli kişileri desteklemek gerekir.

Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?

Recep ÖREK: Mavididim gazetesi ve Kitaplarım

Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?

Recep ÖREK: Geothe’nin dediği gibi “İnsanın iki ömrü olmalı, biri okumak diğeri yazmak.”

Yazmak önemli ama okumanın keyfi de bir başka. Dünyayı, insanları, doğayı kısacası hayatı tanımak ve anlamlandırmak için okuma bir ritüel e dönüşmeli. İnsan sorunlarından bir taraftan arınırken bir taraftan da Fernardo Pessao’nun dediği gibi; “Hayatı görmemezlikten gelmenin en iyi yolu edebiyattır.” Tüm okuyucuları sevgi ve saygılarımı iletiyorum. İyi ki varsınız.