Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Çok Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C

Yazar Osman KURT ile Röportaj

Yazar Osman KURT ile Röportaj

Betül FIRAT: Öncelikle hoş geldiniz diyor ve söyleşimizin başlangıcında bir iki cümleyle sizi tanımak istiyoruz. Osman Kurt kimdir?

Osman KURT: Merhabalar herkese… Hoş bulduk. Ben arkeolog ve yazar Osman Kurt. Kahramanmaraş’ta yaşıyorum. 29 yaşındayım ve bir kamu kurumunda çalışıyorum.

Betül FIRAT: Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz? 

Osman KURT: Yazma serüvenim ilkokul yıllarımda başlıyor. Türkçe öğretmenlerimin verdiği kompozisyon ve kısa öykü yazma ödevleriyle ve o zamanlardaki Türkçe öğretmenimin Ney çalma öykülerinden esinlenerek bir nevi buna yönlendirilerek ilk kısa öykülerimi yazmaya başladım. İlk başlarda kısa kısa metinler yazıyordum. Bir dönem şiire olan merakımı fark ettim ve şairliğimi de böylece keşfetmiş oldum. Yaklaşık 20 yıldır yazıyorum.

Betül FIRAT: Edebiyat alanındaki eserlerinizden bahsedebilir misiniz?

Osman KURT: Edebiyat alanında hemen hemen birçok türde eserlerim mevcuttur. Şiir olarak eserleri sıralayacak olursam: Şiir Gibi Bakmasaydı Yazmazdım, Düş Kırıklığı Koleksiyonu, Aşk Seni Görmektir, Bağ-I İrem, Bir Gece Rüyası, Bir Rüya Uğruna, Zamana Beş Kala eserlerimi söyleyebilirim. Roman ve hikâye olarak: Öfke, Deha, Arbede, Dönence, Aykırı, Delilik ve bu alanla ilgili antoloji türünde olan Cerrah ve Cellat eserlerimi söyleyebilirim. Bununla birlikte bazı akademik ve diğer alanlarla ilgili olarak Antik Yunan’da Kadın, Sappho Rüyanın Sonu adındaki eserlerimden bahsedilebilir.

Şiirlerin genel konuları aşk, sevgi, sadakat, huzur, mutluluk, güven, felsefe, inanç gibi içeriklerden oluşurken roman ve öykülerin ana konusu, korku, gerilim, fantastik maceralar, aksiyon, dram alanlarından oluşmaktadır. Hikayelerin bir kısmı gerçek hayatta karşılaştığımız konuları kapsamaktadır.

Betül FIRAT: Edebiyat diğer sanat dallarıyla iç içedir. Sizin diğer sanat dallarıyla ilgili çalışmalarınız var mıdır?

Osman KURT: Elbette diğer sanat dallarıyla da yakından ilgilendiğim konular vardır. Bana göre sanatsız edebiyat tuzsuz yemek gibidir. Ne kadar seversek sevelim tat alamıyorsak bir anlamı kalmamaktadır. Bu alanlarla ilgili olarak asıl mesleğimin de getirdiği bir kazanım olan Mozaik sanatı ve resim çizmeyi başta söylemem mümkündür. Bunun yanında müzik, heykel sanatı, dekorasyon, takı tasarımı ve antika eserler gibi alanlarla da yakından ilgileniyorum. Özellikle doğal taş koleksiyonumun bir kısmını kaybettiğim günden beri bu alana merakım bir hayli artmış durumda. Bu alanlar arasında belki de en az heykel sanatıyla olan merakımdır. Ne yazık ki “Heykel” dendiğinde bizim ülkemizdeki bakış açısı biraz daralıyor. Meseleye dini konuları karıştırmaksızın ilgi ve merak duyduğum bir uğraş olmuştur. Bunun yanında ek olarak değişik robot tasarımlarıyla da yakından ilgileniyorum. Özellikle ilkokulda yaptığım koleksiyon uzun yıllardır elimde bulunan nadir tasarımlarımdan biri olmuştu. Ancak bu koleksiyon deprem nedeniyle yıkılan evde kayboldu. Yine de bu alana olan merakım hiç değişmedi.

Betül FIRAT: Edebiyat bildiğiniz üzere “5. Sanat” olarak geçer. 5. Sanatta ne gibi başarılar elde ettiniz?

Osman KURT: Bu sanatta ilk olarak kendimde olan bir yeteneği keşfettim diyebilirim. İstediğim zaman istediğim alanla ilgili herhangi bir kitap yazabilecek yeteneğimin olması beni bu alanla ilgili en büyük başarıya ulaştırmıştır. Bununla birlikte sanatın hayatımızın her alanında olduğu gerçeğini düşünürsek edebiyat bana geniş bir bakış açısı kazandırdı. Bu sanatta çok değerli insanları tanıma fırsatım oldu ve onların da fikirleriyle daha da ileriye yönelik hareket edebilme imkânı buldum. Ayrıca bazı televizyon kanallarında düzenlenen ödül törenlerinde ödüllere layık görüldüm ancak bu sektördeki bir kırgınlığım nedeniyle hiçbir ödülü kabul etmeme prensibiyle hareket ediyorum. Sanırım en son verilen ödül bundan yaklaşık iki ay önceydi. Bu konuyu eleştirmek pek doğru değil ancak şunu söylemekte bir sakınca görmüyorum: para vererek layık olmadığım hiçbir şeyi kabul etmiyorum.

Betül FIRAT: Edebiyatın etiği için ne düşünüyorsunuz?

Osman KURT: Etik dediğimiz olay bence tavır ve hareketlerimizin onay görmesi ve duruma uygunluğudur. Yazdığımız bir eser okur kitlesini ne kadar etkiliyorsa ve toplumsal bir kurama dönüşebiliyorsa edebiyattaki etik anlayış ona göre tavır alır ve şekillenir. Deminde bahsettiğimiz yemek-tuz olayındaki gibi etik bir kuralınız yoksa edebiyat, tatsız bir yemek yemekten farksızdır. Ahlak ve kuralları iyi bilmek, varlığın felsefi açısını göstermek ve diğer akımları etkilemek bir yazarın başlıca sorumluluğudur. Etik değilsen etkisizsindir.

Betül FIRAT: Eserlerinizin hikâyesi var mıdır? Nasıl oluştuklarından ve türlerinden bahseder misiniz?

Osman KURT: Hemen hemen birçok eserimin belli başlı hikayeleri vardır. Ancak içlerinden bazısı tamamıyla kurgu olduğu için bahsetmek gereksiz diye düşünüyorum. Bununla beraber özellikle Öfke, Deha, Ormandaki romanlarımın hikayeleri kendi hayatımdan ya da bir başkasının hayatından duyduğum bazı olayları içermektedir. Öfke kitabını yazmaya başlamadan önce kız kardeşimle sürekli “Sinir” diye dalga geçerdim. O da bu sözüme kızardı ve ben bu kitabı ona hitaben yazmaya karar verdim. Hatta yayıncım kitabın adını son dakika değiştirmemizin daha uygun olacağını söyleyince kitabın adı Öfke olarak belirlendi. Deha kitabındaki öykü Latince hocamın gençlik yıllarındaki hikayelerini dinlememle başladı. Aslında bu romanı ilk olarak Eskişehir Devlet Tiyatroları’nın düzenlediği bir yarışmaya katılmak için tiyatro metni olarak yazmaya başlamıştım. 2017 yılının Aralık ayındaydı bu yarışma ve ben sadece bir ay gibi kısa bir sürede tiyatro metnini hazırlayıp postalamak için gün sayıyordum. Ancak o zamanlar henüz üniversite öğrencisi olduğum ve staj yapmam gerektiği için postayı gönderemedim ve yarışmaya katılamadım. Ondan iki yıl sonra Emirhan adındaki bir arkadaşımın o yıllarda çekmek istediği bir dizi için benden senaryo yazmamı istemesiyle bu eseri senaryoya uyarladım. Ancak maddi yetersizlikler nedeniyle dizi çekimi iptal edildi ve senaryoya uyarladığım bu eser yine beklemeye alındı. 2020 yılının başlarına doğru ilk sezon için yazdığım bu senaryoyu roman olarak yeniden yazdım ve geniş bir hikayesiyle seri roman projesini başlatmış oldum. Buradan da Deha kitabının devam kitabı yani 2. Cildinin yakında çıkacağının müjdesini vermek istiyorum. Ormandaki kitabı ise oldukça kısa bir öyküye sahip ancak olayın Kore’de geçen bir olay olması okur kitlesini ikiye bölmüş durumda. Özellikle Kore kültürüne yabancı olmayıp da birebir içinde olanlar bu kitabı oldukça eleştiri yağmuruna tutmuş durumdalar. Kitabın yazma hikayesi kısaca bir kayanın kendiliğinden hareket edebildiğini hayal etsem nasıl bir şey olur diye düşünmemle başladı. Anlayacağınız üzere ana karakter bir kaya ve diğer karakterler ona başka bir anlam yükleyerek olaylar silsilesini başlatıyor. Bunlarla birlikte hikâye kitaplarımdan bahsetmek gerekirse Aykırı yayınladığım ilk hikâye kitabıydı. Genel olarak çoğu okur kitaptaki “Tanrı Kurt” öyküsüne odaklanmışlar. Sanırım isimden dolayı diye düşünüyorum. Bunun yanında Dönence kitabı da 16 farklı hikayeyle oluşan bir kitaptır ve bir dönem subay olarak çalıştığım zamanlarda yazmıştım. Özellikle subay hikayesi birebir yaşadığım bazı olayların etkisiyle oluşmuştu. Ayrıca yakın zamanda yayınlana Antik Yunan’da Kadın adlı eserim hem araştırma hem de inceleme türündeki bir eserdir. Bu eseri ilk olarak üniversite 3’üncü sınıfta okurken yazmaya başlamıştım. Aynı zamanda mezuniyet tezimin de bir bölümü bu eserden oluşmaktadır.  Genel olarak eserlerimin türleri roman, hikâye, şiir, deneme, araştırma ve inceleme türlerindedir.

Betül FIRAT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok neye dikkat etmeli? 

Osman KURT: Bir yazar sanatını icra ederken en çok bilgi seviyesinin ölçüsüne dikkat etmelidir. Okurun anlayamadığı hatta okurken sıkıldığı bir eser yazmak okyanus ortasında yardım gelmeyeceğini bile bile bağırmaktan farksızdır. Sadece yazarsın ama okurlar anlamıyorsa bir hükmü kalmıyor. Demek istediğim karşımızdakilerin anlayış biçimine uygun eserler yazmak bir yazarın sanatını icra ederken dikkat etmesi gereken en önemli unsurdur.

Betül FIRAT: Kitaplarla aranız nasıldır? En son hangi kitabı okudunuz? En çok tavsiye edeceğiniz kitap hangisi olurdu?

Osman KURT: Her yazar gibi kitaplarla iç içe biriyim. Her zaman erişimime hazır tuttuğum kitaplarım vardır. İyi bir okur muyum diye kendimi sorguladığım olmuştur ancak dört dörtlük bir okur değilim. Ancak bu zamana kadar 600’den fazla kitap okumuşumdur. Merak ettiğim kitapları okumaya devam ediyorum. Bana göre bir kitap kabak tadı veriyorsa kendi kitabım bile olsa okumak istemem. Sanırım bu yüzden biraz seçici biriyim. En son Semanur Rüzgâr ve İsmail Kara’nın ortak yazdıkları Rüzgârın Sesi adlı şiir kitabını okudum. En çok tavsiye edeceğim kitap aslında oldukça fazla ama yine de birkaç tanesini söyleyeyim. Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter ve İnce Memed.

Betül FIRAT: Sizi etkileyen şair, yazar veya sanatçılar kimlerdir?

Osman KURT: Buna cevap olarak önce ülkemizde olanları söylemek istiyorum. Şair olarak Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Atilla İlhan, Orhan Veli Kanık, Can Yücel, Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Melih Cevdet Anday, Ümit Yaşar Oğuzcan ve Mehmet Akif Ersoy başlıca etkilendiğim şairlerdir. Yazar olarak Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Halide Edip Adıvar, Ahmet Mithat Efendi, Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Sabahattin Ali, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem -Özellikle beni roman yazmaya sevk eden Araba Sevdası kitabıdır- diyebilirim. Yabancı yazarlar arasında ise Tolstoy, Dostoyevski, Balzac, Stephen King, Stefan Zweig, J. K. Rowling, Frank Herbert, j. R. R. Tolkien, E.M. Cioran gibi isimleri söyleyebilirim. Bunlar haricinde dönemlerine göre etkilendiğim bazı yazar ve şairler de vardır. Misal Shakespeare, Dante, Victor Hugo, kendi şairlerimizden olarak, Fuzuli, Nef’i, Baki, Mevlâna ve Yunus Emre gibi çoğu şair ve yazar benim okuduğum ve etkilendiğim kişilerdir.

Betül FIRAT: İyi yazmak için bir formül var mıdır? Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Osman KURT: İyi yazmanın tek formülü yazmaya başlamaktır. Her ne olursa olsun yazmıyorsanız herhangi bir formüle ihtiyacınız yoktur. Sürekli olarak ya da ara sıra da olsa yazmak başarılı bir yazar olmak için tek formüldür. Önemli olan sürekliliği sürdürmektir. Hiçbir şey ilk seferinde iyi olmaz. Bu tıpkı bir bebeğin ilk adımı attıktan hemen sonra yere düşmesi gibidir. İlk adımı yazmaya başlamakla atmak da budur. En iyisi olmak için ilk adımı atmak gereklidir. Yazmak isteyenlere tavsiyem gerçekten istedikleri buysa ne olursa olsun vazgeçmemeliler. Beklentileri ne olursa olsun -yazmaya devam etmek- söyleyebileceğim tek tavsiyemdir.

Betül FIRAT: Gençlerimizi edebiyata ve sanata kazandırmak için neler yapılabilir?

Osman KURT: Genç arkadaşlarımızı bu alanlara kazandırmak için ilgi alanlarına girmemiz gerekiyor. Hangi gencin neyi sevdiğini neyi sevmediğini bilirsek ona uygun şekilde sanata yönlendirmemiz kolay olacaktır. Özellikle yetenekleri olanları keşfetmemiz gerekmektedir. Onları kazanmak için bu alanlarla ilgili farklı etkinlikler düzenlenmeli ve fuarlara götürülmelilerdir. Ben yeğenlerimi her sezon kitap fuarlarına götürerek kitaplara olan ilgilerini artırmayı başardım. Bu onların hem sosyal aktivitelerine hem de sanata olan meraklarını artırmıştır.

Betül FIRAT: Sizi okumak isteyen, takip etmek isteyen dostlarımız nerelerden ulaşabilirler?

Osman KURT: Beni okumak isteyenler kitapçılardan ve satış sitelerinden ulaşabilirler. Takip etmek isteyenler sosyal medya hesaplarımı takip edebilirler ya da yayınevi aracılığıyla bana ulaşabilirler.

Betül FIRAT: Şu ana kadar sohbetimizi okuyan ve bizlere eşlik eden dostlara son olarak ne söylemek istersiniz?

Osman KURT: Bizi sabırla dinleyen ve sohbetimizi okuyan tüm dostlarımıza hayatlarında başarılar dilerim. Her zaman kendileri olmayı ve istedikleri kişi olabilmeyi dilerim. Yaşayan her insanın özel olduğunu söyleyerek sevgi ve saygılarımı sunar, bize bu röportajda yer verdiğiniz için öncelikle size ve bizi okuyan ve dinleyen tüm dostlarımıza çok teşekkür eder, iyi günler dilerim.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.