ASILACAK KADIN

ASILACAK KADIN

PINAR KÜR

152 SAYFA

Bilmiyordu başkaldırabileceğini; baskıyı, zorbalığı yaşamın doğal bir öğesi bellemişti. Bu baskıyı erkeklerin kurması, her bakımdan kurması da doğaldı onun için. Çünkü güçlü olan onlardı; hep başta olan, her şeye egemen olan.

Yayımlandığı ilk günden itibaren ses getiren, anlatım tekniği ve cesur tavrıyla Türk Edebiyatında önemli bir yere sahip olan “Asılacak Kadın” kitabını sevgili Fatma ve sevgili Bahar ile okuduk. Teşekkür ederim kızlar eşlik ettiğiniz ve hoş sohbetiniz için. Yorumum tüm konuyu içeriyor diye bilgilendirme yapayım en başta. Kitabı okumak isteyenler sonrasında ipucu verdim diye kızmasın bana

Çok etkilenerek, adeta tüylerim diken diken okudum gerçek bir olaydan kaleme alınmış bu hikayeyi. Üvey babası tarafından bir yalıya hizmetçi olarak verilir Melek. Görevi yaşlı ve hasta hanımın bakımıdır. Geçimsiz, huysuz, yatalak hanımın vefat etmesinden sonra da yalıda kalmaya devam eder kimsesiz, sahipsiz bu kızcağız. Ve sonun başlangıcıdır bu durum. Yaşını, başını almış evin oğlu Hüsrev beyin sapık hislerinin, çarpık ilişki anlayışının öznesi olur Melek. Her gece başka başka adamlara peşkeş çekilir. Her türlü eziyet ve şiddete maruz kalır. İşin kötüsü bir süre sonra hem evin çalışanları, hem mahalleli bu sapıkça ilişkiler ağından haberdar olur ama üç maymunu oynamak kolaylarına gelir. Hatta bazı insan müsveddeleri dahil olur bu eziyete. Evin kalfası Emsal’in oğlu Yalçın’ın olanları öğrenmesi ve Melek’i kurtarma çabası sonucu işlenen cinayet son noktayı koyar hepsinin hayatına.

Üç bölümden oluşuyor kitap. İlk bölüm hakim Faik İrfan Elverir’in mahkemedeki düşüncelerinden oluşuyor görünse de kendi iç yolculuğunu okuyoruz aslında. Çok sinir bozucu, çok rahatsız edici düşüncelere sahip bir kadın düşmanı ile karşılaşıyorsunuz satırlarda. Sevgisiz bir adam ne yazık ki bu karakter. İkinci bölüm Melek’in dilinden, onun anlatımı ve şivesi ile kaleme alınmış. Sonrasında Yalçın anlatıyor bize hikayeyi. Yaşadığı gelgitleri, Melek ile ilgili hislerini, onu “özgürleştirme” çabasını.

Kalemiyle tanışmakta geç kaldığım bir yazar Pınar Kür. Keşke dedim daha önce okuyabilseydim… Melek’in yaşadıkları çok çok canımı acıttı. Toplumun ikiyüzlülüğü, herkesin hayatına birşey olmamış gibi devam edebilmesi, “ahlak bekçisi” ahlaksızların varlığı çok rahatsız ediciydi. Kitabın bir dönem yasaklı olma sebebinin toplumun “ar ve haya duygularını incitmek” olduğunu öğrenmek ayrı bir sinir bozukluğu yarattı bende. Melek’in acımasızca kurban edilmesi, sadece bir cinsel obje olarak görülmesi, her türlü şiddete maruz bırakılması toplumun ahlakını bozmuyorken, bu çirkinliğin kaleme alınması ahlak dışı bulunuyor ki vahhh halimize demekten başka bir şey gelmiyor elden.

İyi ki okudum dediğim bir kitap oldu. İyi ki yazmış sayın Pınar Kür. Okuyun, okutun mutlaka. Yıllar önce baş rolde Müjde Ar’ın oynadığı aynı isimli filmini izlemiştim, bu okuma sonrası tekrar izlemem gerek diye düşünüyorum. Yolumuz adil, ahlaklı, güzel insanlarla kesişsin dilerim.

LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!

Arzu ORTAÖREN