…
Mırıltılarından tanırdım çiy düşmüş yaprakları.
El yordamıyla
Yemiş toplardım ağaçlardan kıyasıya.
Akasya kokuları,
Erguvanî renkler çalardım yol kenarlarında.
Adımları istemsiz yönelirdi rüyalarımın
Var olduğun her mekana.
Hürmüz akıtırdı bilgeliğini cömertçe
Sevmeyi ve kadri bilene,
Bu yüzden gocunmazdım sevdaya yalanmaktan.
Gönül mütevazı , gönül müdavim yanağına.
Her sedanla çivilenir küpeştelere ruhum.
Tercümandı üstelik iki bülbül
Biri bana biri sana.
İtirafların yegane kılavuzum.
Hüngürtüler hiç de değilmiş ölümcül.
Zulamızda,
Kulağı kirişte beklentilerden bir koleksiyon.
Deltaların bereketi birikmişken iki gönle,
Aşk değil oysa
Aşksızlık en acı sansasyon.
Ulvî bir med ortasında,
Keyif çatan mercan kayaları;
Bir haliçe demir atmış iki gemi
Biri yelkenli biri kadırga,
Aşman gerek her vaziyette ey tayfa,
Daha nice kalyon,
Fonda gramafon…