B.F. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
M.Ç.Ç: Her şeyi kısaca yaşadığımız hayatta umutlarımız, söylemlerimiz, mücadelemiz ve mücadelemize sebep ideallerimiz uzunca olsun diye mücadele eden; yazmak eyleminin bir yaşama sebebi olduğuna inanmış, fiziki ve resmi özelliklerin geçici olduğuna inanan Mustafa Çelebi Çetinkaya’yım.
B.F. Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
M.Ç.Ç: Orta okul yıllarıydı. Kompozisyon ödevleri bana görev gibi değil, ödül gibi gelirdi. İlk şiirimi de orta sonda yazdım sanırım. Kendimi anlatma biçimiydi yazmak. Kendimin farkına vardığım andan beridir yazıyorum. Bunu rakamsal ifade edersek yaşım da ortaya çıkar belki ama kalemle dostluğumuz nereden baksanız 30 semeyi buldu.
B.F. Yayınladığınız kitap sayısı ve konuları nelerdir?
M.Ç.Ç: İlk kitabım 2006 yılında ZAN olarak çıktı kendi imkanlarımla. 2011 yılında “Seni Sensiz Yaşamak” şiir kitabımı yayınladım. 2012’de “İnsancıl Düşünüşler” adlı deneme kitabımla yerimi aldım. Arada bir iki kitap çalışması daha oldu ama arzu ettiğim olgunluk durumunu kendimde yakalayamadım. 2013 yılında öykü kitabı olan “Bir Öğretmen Sevdim” adlı kitabım yayınlandı. 2014 yılında ABBAS adlı romanım daha yayınlanmadan yasaklılar arasına girdi. Uzun bir süre kendi adıma kitap çıkarmadım ama bu zaman içinde 100’e yakın kitabın editörlüğünü yaptım. Nihayet 2022 yılı Nisan’da SEVDAYA ZANLI ŞİİRLER adlı son kitabım çıktı. Bakarsınız 2023 yine yeni bir romanın okurlarla kavuşmasına imkân tanır.
B.F. Yazarken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Yazmak ve yayınlamak; sizin için hangisi daha zordu?
M.Ç.Ç: İçimden gelmediği bir an kendimi mecbur hissederek oturup hiçbir şey yazmadım. Ben halen kağıtlara yazan biriyim. Teknoloji ne kadar iyi bir şey olsa da kağıtlarla dostluğumuz devam etmekte. Yazarken karşılaştığım en genel sorun belki de yarım kalmasıdır. Yarım kalan bir yazı yetim gibidir. Devam etmez, kalır öyle. Bir kenarda bir başına. Yayınlamak günümüz şartlarında çok olmasa gerek. Sanırım yazmak en zoru. Çünkü yazmak aslında insanın kendisine karşı dürüstlüğüdür.
B.F. Yazılarınızda sizi besleyen kaynaklar nelerdir, ilham kaynağınız nelerdir; biraz bahseder misiniz?
M.Ç.Ç: İnsanı yaşama bağlayan en yegâne güç Aşk’tır. Aşk ile var oluşun tadına varır ve yaşarız, yazarız. Şairim deyince ilk akla gelen de hep aşk olmuştur. Sanki şair sadece aşk şiiri yazar. Oysa esas denge şairin aşkla şiir yazmasıdır ki; Aşk denilen o güç bir kadına da olur, toprağa da bayrağa da insana da… Benim kalemimde ki en yegâne kaynak insan oldu hep. Birçok şiirim aslında başkalarının hayatıdır. Onlardan esinlenir yazarım. İlham kaynağımda halen hayata olan inancımdır. Ne zaman hayata olan inancım ve şevkim biterse o gün susar kalemim.
B.F. Kitap okur musunuz? Bulunduğumuz dönemde yayınlanan kitaplarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
M.Ç.Ç: Şair ya da yazarsanız eğer ve size kitap sorusu sorulursa ilk vereceğiniz cevap bir kitap kurdu olduğunuzdur. Çünkü denge kurmaya ve korumaya çalışırsınız. Sanırım son iki yıldır yakıştığı gibi kitap okuyamadım. Yani iki yıl evvel kurtluğum alındı elimden. Fakat en büyük hayallerimden birisi de emekli olup, arkama yaslanıp, tekrar kitaplarla yarenliğimin devam etmesidir.
Bulunduğum dönemde yayınlanan kitap meselesine gelince… Olsun! Kitap okuyun, kitap okuyalım.
B.F. Yazmanın sizin için ne ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?
M.Ç.Ç: Yaşamaktır. Yaşamı sorgulamaktır. İnsanın bir rota çizmesidir aslında yazmak. Kimisi gitmek istediği yeri, kimisi olmak istediği kişiyi yazar. Yazmak insanın ruh kimliğidir aslında. Size verilen hüviyet cüzdanlarında hakkınızda net olan bilgiler vardır ya hani, yazmak da ruhunuzun kimliğidir.
B.F. İyi yazmak için bir formül var mıdır size göre?
M.Ç.Ç: Akademik bir cevap gerekebilir belki bu soru için. İlgili uzmanların önerilerini dikkate almakta fayda var. Benim aklıma gelen ilk formül kesinlikle okumak olacaktır.
B.F. Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
M.Ç.Ç: Okuyun diyeceğim. Ayırmadan okuyun. İdeolojik saplantılardan kendinizi arındırarak okuyun. Nitelemeden okuyun. Okumak demek sadece roman okumak demekte değildir. Ya ada okumak demek sadece size yakın olanları okumak demek değildir. Aziz Nesin’den Hekimoğlu İsmail’e kadar okuyun. Bir aşk romanı da okuyun, tarih araştırması da. Yazmak isteseniz de hiç yazmayacak olsanız da okuyun derim. Bunu önce kendime der, sonra bizi okuyan dostlara tavsiye ederim.
B.F. Buradan okurlarımıza mesajınız nedir, ne söylemek istersiniz?
M.Ç.Ç: Gelin çay içelim. Çay dostluğun nişanesidir.
İnsan yaşlandıkça ve yaşama şahit oldukça aslında dünyalık mücadelenin ne kadar boş olduğunu görüyor. Tam her şey yoluna girdi diyorsunuz sonra öyle bir şey oluyor ki her şey başa sarıyor. Sevmek için, yaşamak için, eğlenmek için kendinize zaman sınırlandırması yapmayın. Uykunuzu zamanında uyuyun, düzenli yemek yiyin, sağlığınıza dikkat edin…
Pardon… Benden beklediğiniz cevap bu değildi değil mi? Haklısınız…
Sevin. Sevin. Sevin. Ne yaşarsanız yaşayın, neye maruz kalırsanız kalın sadece sevin. Sevmezseniz nefes alamazsınız, nefes alamazsanız varlığınızın ne size faydası olur ne de sevdiklerinize.
Çay var mı çay….
Ödüllü Yazar ve Şair Betül FIRAT
@paradoks.okur.yazar
@yazarvesair.betulfirat
@e.san.mel