Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Yağmurlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Yağmurlu
14°C
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C

Sanat ve Sanatçı 

Sanat ve Sanatçı 
8 Eylül 2022 22:58
720
A+
A-

Benim nezdimde sanatçılar kendi alemlerin de kısa bir dünya gezintisine çıkmış, ölümsüz varlıklardır. Dünya keşfi umurlarında bile değildir… Onlar keşfettikleri ile dünyayı tavaf ettikten sonra, yeni bir dünyanın mumkunatı için uğraşan birer sörfçü, bilgedirler…

Gelin şöyle kısa bir empati kuralım: Konumuz sanat olsun… Öncelikle insanların en çok önemsediği giyim kuşam, yani görsel olarak sanat ile uğraşan sanatçıları değerlendirelim. Bana göre gerçek sanatçılar daima sıradışı olandır. Muhakkak bir farkındalığı bulunandır.

Genelde giyim kuşam konusunda sıradışı olurlar. Saçları başlarıda diğer düzgün tıraşlı, gıravatlı patronlardan çok daha farklıdır. Daha doğrusu her halleriyle aykırıdırlar… Uzun saçları, uzun sakalları vardır bir çoğunun. Uçuk kaçık giyim tarzları dikkatlerin onların üzerinde toplanmasına neden olur. 

Sanat ruhlu insanlar, çok yönlü oldukları gibi ait oldukları bir yer yoktur. Çok öyle dünyevi uğraşları da yoktur. Varsa yoksa üretmektir tek uğraşları… Bazen düşünüyorum, ” Acaba sanatçılar yaratıcılık konusunda Tanrı ile yarışıyor olabilirler mi?” diye… Nedense aydınlanmanın önünü açacak olan sanat ruhlu insanlar, toplum dışı bırakılma ve linç edilme noktalarına dahi zaman zaman gelmekteler. Aydınlanmanın yolunu sanat açar. İnsanların geliştirilme faktörü, sanatı dinden ayırmaktadır. Din sanatın gelişmesine izin vermez. “Bu dinsiz olmak demek değildir)

Din, kulların tanrıya el açıp dua ederek, herşeyin düzeleceğini ve cennete gideceğini dayatıyor insanlara… 

Sanat, kulların birer aklı olduğunu ve herşeye aklın yoluyla erişebileceğini savunuyor. Dünyevi zenginlikler peşinden koşarak, her türlü zulmün yapıldığı bu keşmekeşin içerisinde yaşayıp, başka bir dünyada cennetin hayalini kurmakta ayrı bir muamma! 

Herşeye sahip olma çabası sanatı gölgede bırakacak noktada. Her bir bireyin hayali bir ev, bir araba, mevkii, makam vs… Hiç kimseyenin bir kütüphane kurmak hayali olduğunu duymadım, veya sanat merkezleri kuracak, galeri açmak için çabalayan çok fazla kimseye rastlamadım. Oysa sanatçı, yaşanması mümkün bir dünyayı sanatıyla icra ediyor.

Mesela; mutsuz bir yaşama mahkûm edilen bir kadını, çok mutlu bir şekilde resmediyor ressam toblolarına… Ya da savaş sırasında yıkık bir kenti yeniden inşa ediyor. Kuruyan şelaleleri, yakılan ormanları, vurulan insan ve hayvanları sonsuz kalıcılıkta renklerle işliyor. 

Şair dizelerinde öldürülenleri ölümsüz kılıyor. Sanatçılar hep insana dair söylüyor türküleri…

Hazır sanatın büyülü yolculuğuna çıkmışken, hangi aile çoluk çocuğuyla ayda yılda bir de olsa tiyatroya, sinemaya veya bir sanat galerisine gidebilmiş? Var mı evinin duvarlarını portreler ile süsleyen, koleksiyon biriktiren? Kitap serisi alıp okuyan kaç kişi var şu ekonomisi çökmüş ülkede? Ve eğer sanat siyasetin gerisinde gelmeye devam edecek ise o, ülkenin gelişmesi mümkün olmayacaktır. 

Şu bir gerçek; sanat, en büyük özgürlüktür. Sanat, kanat takıp engin denizlerde yüzmek, göğün mavilikleri’nde uçmak, dağın zirvesine varmaktır. Sanatın içerisinde olanca gücüyle büyür, büyütür insan! Sanat dokunduğu her yerde büyülü bir yaşamın kapılarını aralar… Yıkılmayan tek güç, sanatın yaratıcı ruhudur. Sanatın bir ruhu vardır ve herkeste yoktur. Ancak ve ancak onu taşıyabilecek olanlarda bulunuyor…

Cehaletin sorgulanmadığı, kitapların yakıldığı, Aydın, bilim adamlarının yargılandığı, eğitimin bittiği, sömürge güçlerinin hakim olduğu bir çağda sanatın konuşulması da pek ilgi görmeyecektir… 

Ben yinede sözü Napolyon’un aksine, “Para, para, para” demek yerine, “Sanat sanat sanat” diyerek kapatmak istiyorum…

7 Eylül 2022

Derya Avşar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.