Adından da anlaşıldığı gibi kitabın hem kapağında hem isminde hem de sayfaları çevirirken tıpkı orkidenin kokusu gibi bir koku serpiyor gönlümüze, yüreğimize, gözlerimize. Biliyorsunuz ki orkide çiçeği asaleti simgelemektedir. Bununla birlikte sevgiyi, aşkı, mutluluğu sergilediği gibi masumiyeti de göstermektedir. Kitabın ilk şiirinde ve ardından gelen şiirin açıklamasında yüreğe gökyüzü maviliği...
19. asrın başlarına kadar aydının kaderi ya padişahın ya da kralın elindedir. Namık Kemaller, Tevfik Fikretler, M. Akifler, Nazımlar ve Kemal Tahirlerin başında ya hapishane kuşu konmuştur ya da sürgün… On dokuzuncu asrın sonunda Avrupa’da kralların nüfuzu; yazarların kolektif mücadeleleri sonucunda yavaş yavaş azalırsa da ülkemizde hala devam etmektedir. Halbuki...
Koca şehirde yabancıyım ben bu gece Sisler içinde yürüyorum yavaş ve sessizce Sirenler eşliğinde dilimde bir şarkı hece hece Şimdi koca şehirde yabancıyım ben bu gece Belki deliyim,belki divane, öylesine avare Derdim nedir bilir misiniz? Var mı ki çare Dönüşü varmı bu yolun, haber edin o yâre Bilsin, koca şehirde...
Eskisi gibi unları Elemiyor ki elekler Allah görüyor bunları Yazsın görevli Melekler Ahirette geçmez para Böyle iyileşmez yara Kusuru kendinde ara Kahpe mi sence felekler Kazmış dahada kazarda Suç ne çizer ne yazarda Aklımız kaldı pazarda Pahalı gömlek yelekler Temeli çürük binanın Sinan’ın işi Sinan’ın Alparslan der ki inanın Keleklik...
“Balta ormana girdi diye, ağaç olduğuna pişmanlık duyanlardan değiliz biz.” Hasan Ali Yücel Anadolu bozkırından, Çorum’un bir köyünden Hasanoğlan’a öğrenci olarak gelmiş Ali Çuhadar. Köyünden okuluna yeni gelmiş....