Temmuz sıcağının altında yanan Girne kıyılarında, savaşın ayak sesleri bile rüzgârın uğultusuna karışmıştı. Deniz, alışılmadık bir telaşla dalgalarını sahile vuruyor, sanki olacakları önceden sezip kıyıyı uyarmaya çalışıyordu. Uğur Teğmen, geminin bordasından ufka bakarken bir yandan parmaklarını tüfeğinin kayışında gezdiriyordu. Henüz yirmi yedi yaşında, Anadolu’nun içinden kopup gelmiş bir gençti....