Yetmişli yılların başıydı. Dokuz, on yaşlarındaydım. Henüz ilkokul üçüncü sınıfa devam ediyordum. Çocuk olduğuma bakmayın, tarlaya girdim mi canavar gibi tütün kırardım. Yani büyüklerim öyle söylerdi. “Şuna bak, elleri bile görünmüyor maşallah.” diye beni gaza getirirlerdi. O yıl büyük ablamız yeni evlenmişti. Onların tarlasında tütün kırıyorduk. Herkes mutluydu. Gelecekten umutluyduk....
Eyvah! Yine manalı bir bakış, Yine gamzeli bir gülüş yanağında. Ve lütfettiğin şu hafif tebessüm… Nasıl da derinden dokunur bu yüreğe, En veremli zamanında… Şu dolu dolu bakışlar yok mu? Acaba yine neler yeşeriyor içinde? Dur! Sakın bozma! Elleme… Böyle, ne de güzel başladın söze. Ya bu nasıl da hoş...
YAŞAR KEMAL’İN ÇAKIRCALI EFE ADLI KİTABI ÜZERİNE NOTLAR Gülten Türkel … Yaşar Kemal ‘in harika bir eseriyle karşınızdayım. Hani “İzmir’ in Kavakları” türküsü vardır ya, orada geçen “Kamalı Efe” dir, Çakırcalı Efe. Osmanlı’nın son zamanlarında hak ve hukukun, adaletin, can güvenliğinin kalmadığı yıllarda bir çok eşkiya dan medet ummaya başlar...