FELAKETİN YIL DÖNÜMÜNDE BİZE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ: “6 ŞUBAT SON TATİL” ADLI ESER
Hayatta her zaman felaketler olacak. Bunların bazıları küçük ve kişisel olacak kendi minik çevremizde yıkımlara neden olacak. Ardındaki enkazı kaldırmak sizin bireysel başarınız olacak. Kimisi ise baş edemeyeceğimizi düşündürecek kadar büyük, toplumsal hatta küresel boyutlarda olabilecek. Bu afetlere vermiş olduğumuz tepkiler bizi birbirimizden ayıran, gerçek kişiliğimizi, kimliğimiz ortaya koyan özelliklerdir. Yani iyilerden biri mi olduğumuzu kötülüğü mü seçtiğimizi belirleyecek. Ne yapıyorsunuz başa çıkmak için? Donup kaldınız mı? Uyuştunuz mu? Yoksa bir an önce harekete geçerek ufak da olsa elinizden geleni yapmayı mı seçtiniz? İçinizdeki isyan duygusuna yenik düşüp hayatı, kaderi mi suçladınız yoksa bu bir daha olmasın diye akla ve bilime uygun yöntemleri araştırıp uygulama yoluna mı gittiniz? Kısacası içinizin karanlık tarafını mı aydınlık tarafını mı dinlediniz?
Bu dünya bir konfor alanı değil, bu dünya rahat etmemiz için tasarlanmış değil. Hiç olmadı. Burası cennet değil. Burada insanca yaşamanın bazı koşulları var. Onları bulup uygulayabilirsek dünyanın var oluşundan beri süregelen iyilik ve kötülük arasındaki savaşta belki iyilik bir sıfır öne geçebilir. Mesela “Yedi kere yok olmuş bir şehri sekizinciye kurmak bizim neslimize kısmet olmuş.” düşüncesi akıl ve mantıkla birleşirse içi boş bir iyimserlik olmaktan çıkıp sonsuz bir aydınlığın var olduğunu kanıtlayan tünelin ucundaki ışık hüzmesi olabilir.
İYİLİK KÖTÜLÜĞÜ DÖVER Mİ?
Söz konusu iyiliği övmek ise eğer “dövmek” gibi şiddet içeren bir başlık olmaması gerekirdi değil mi? Ama gerçekten öyle mi? İyiliği temsil eden güçlerin de kötülüğünki kadar güçlü ve aynı etkiyi yaratabilmesi için tabiri caiz ise aynı “şiddette” olması gerekmez mi? Bunu biraz düşünelim mi? Biri size taş attığında ona gül atmayı denediniz mi? Biri size kaba davrandığında onu nezaketinizi koruyarak utandırmayı? Cahilliğin karşısında bilgiyle durmayı? Birini iyiliğinizle aklınızla bilginizle zekânızla “dövmeyi” denediniz mi?
İyilik, kötülüğü yenebilir. Ancak kötülüğü temsil eden güçler “dövmek” gibi şiddet içeren yöntemleri tercih ediyorsa iyiliğin temsili olanlar da eşit derecede güçlü ve kalabalık olmak zorunda değil midir? Velhasıl sadece iyiliği seçebiliyor olmak tek başına yeterli olmaz en az kötüler kadar güçlü olmayı öğrenmek zorundayız. Ancak o zaman iyilik kötülüğü sevgi ve umudun gücüyle dövebilir.
6 ŞUBAT “SON TATİL” ADLI ANI KİTABI HAKKINDA
Genç yazar Elif Naz Yıldırım’ın anılarından oluşan bu eser, Kahramanmaraş merkezli altı ilimizi etkileyen ve « yüz yılın felaketi » olarak adlandırılan deprem gerçeğinin aileleri ve bireyleri nasıl etkilediğiyle okurları yüzleştiriyor. Unutmamak, unutturmamak adına okunmalı. Sonuçta orada olup bitenleri en iyi yaşayanlar bilebilir, ülkenin diğer bölgelerinden her ne kadar tek yürek olmaya çalıştıysak da bizler ancak onları anlamaya çalışabiliriz ama neler hissettiklerini tam olarak bilemeyiz. Bilmek ve hissetmek için de bu kıymetli eseri okumanızı öneriyorum.
Kitabın Yazarı Elif Naz YILDIRIM: 31.10.2008 tarihinde Ankara’da doğan genç yazarın ailesi Gaziantep Nurdağılı’dır. İlkokulu Gülnihal Kolejinde, ortaokulu Bilnet Okullarında okumuştur. Halen lise eğitimine Maya Kolejinde devam etmektedir. Okumayı ve yazmayı çok sevmektedir. Bununla beraber tenis oynamayı ve kayak yapmayı sever. Şu anda anne babası ve kız kardeşiyle birlikte Ankara’da ikamet etmektedir.
Başlıkta sormuş olduğum depremin bize neler öğrettiği sorusuna genç ve temiz bir dimağın kaleminden çıkmış anıları okuyarak cevap bulabileceğinizi umuyorum.
Yazıma bu kıymetli genç yazarın anı kitabına yazmış olduğu ön sözü sizlerle paylaşarak vermek isterim.
“Deprem dünya genelinde en yaygın gerçekleşen ve tahrip gücü en çok olan doğal felaketlerden biridir. 6 Şubat 2023 tarihinde on bir ili etkileyen asrın felaketinde yaklaşık 51.000 vatandaşımız hayata veda etti.
Asrın felaketi çocuk, genç, yaşlı demeden can aldı. Hayata veda eden ve hayatta kalan herkesin kurduğu hayalleri, planları ve programları 4:17’de enkaz altında kaldı. Kaç anne evlat acısı çekti, kaç evlat öksüz ve yetim kaldı?
Bu coğrafyada yaşayan herkes kıyameti yaşadı. 6 Şubat depreminde en sevdiklerini kaybetmiş ve bütün yaşananlara bire bir şahit olmuş bir kız çocuğu olarak tarihe not düşmek istedim bu kitabı yazarak.
Millet olarak tek yürek, tek nefes olduğumuzu, ne denli kocaman yüreklere de sahip olduğumuzu gördüm. Arama kurtarma ekiplerine, sivil toplum kuruluşlarına, sağlık kuruluşlarına, yardım kuruluşlarına ve bölgeye yardıma gelen gönüllü vatandaşlarımıza canı gönülden teşekkür ederim.
Depremler kaderimiz olmamalı. Artık biliyoruz ki depremler öldürmüyor binalar öldürüyor.
Hayatını kaybeden binlerce vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum kalanlara ise sabır…
Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın. (Elif Naz Yıldırım)”
Genç yazarımızın dileğine içtenlikle katılıyor, yaşananlardan dersler alınmasını temenni ediyorum.
Dr. Sibel ÇELİKEL