GÜLÜŞÜNCE BEYAZ Yusuf Gökbakan … Ayaz Ankara , ayaz dostluklar Bükülgenim şekle girmeyen kar mıyım? Adımlarım ıslak mı yine ne Ağır geliyor su çekmiş ağrım Nerede yok işte hayalin Üşümüşüm ama ışıldağım İkilemlerde bellek, Uykum bile yanık, Hıçkırık boranı, kevgir bağrım. Bilirsin kalem, Otel odaları hep böyledir; kasvet küresi. Pahası...
Düşmeden Önce Servet BARDAK … Aşkımla yanardım aşkımla kordum Aşkımla yaşardım ve gidiyordum İçimdeki aşkla ben yaşıyordum Bu hayatta çekip düşmeden önce . Duygularımla ben çağlar dururdum Sevgiyi ben aşka daim sarardım Kendi halimdeydim mutlu yaşardım Bu hayatta çekip düşmeden önce . İçimdeki aşkla ben divaneydim Sevgiyle çağlayan bir pervaneydim...
VERTEKS VE HUŞU YUSUF GÖKBAKAN … Huşu ile dinliyorum gözlerini çok uzaklardan Sarhoş bakışların kadar sarhoşum burda; Mey gibi gülüşün var. Hastayım üstelik, Tutmuyor elim ayağım, Titreğim savruk tipi, Hazin kar kadar. Aldırışsız bir tutum içinde Galad sözler düşürüyorum an be an Kağıtlar uçuşuyor, imzasız vaatler; Düzlemine sirayet eden salınışlar…...
UNUT DEME Ali Akın … Sildim desen bile, seni gönlümden, Sakın beni unut deme, bana ha. Ben unutmam, sen de bana ölmeden, Sakın beni unut deme bana ha. Seni bilmem, ben kendimi bilirim, Kırk yıl sonra gel de, koşar gelirim, Dua eder, sana hayır dilerim, Sakın beni unut deme bana...
YUTKUNMAK YUSUF GÖKBAKAN … Hep, hiç ile yutkunmak Acıyı acıyla yutkunmak.. Meramsızlık , tırmık ucunda Ya da gümanı olmayan Meram faslında. Kedergâhtan kadergâha, Enseye vuran hu’ya banmış yel ile Bir teslim odasında; Kaşkolüne doladığı aşkı, aşkla titreten, Bir dileniş çatılı yüreği, küp dolusu hüzün.. Öylece, öylesine korunda çabalamak; Ateşbaz olmak....
İNSAN BU İbrahim AYĞIRCI … Doğumu ebenin elinde, İlk ağlaması, kanla yıkanan bebe, Ruhlar besleniyor ince damar bezde Ölümü haber veriyor doğumundaki çizgide. Hangi çocuk ağlamaz bezi kanlı, Uçurdu kocakarı ebe elindeki kuşları, Doğru olan böyleydi acaba yalan nasıl idi? Yalan dünyada insanın ağlaması ta başındaydı. Neyle karşılaşacağı belli, Göğsünü...
Bayramlar vardı Bayramların tadı damağımda Çocukluğumun ülkesinden Mazilerin ocağında İnsanların ülkesinde Yöresel ocakların otağında Bir heyecan bayram öncesinde Çocukların düşlerinde Annemin evinde misafir Büyükbabamın cebinde Küçük külahların içinde Kırmızı yeşil sarı Dişkıran şekerleri Koca sofralarda yere serilmiş Örtülerin üstünde Şehirden uzak köylere Insan toplulukları Köyleri ziyeret ederken Kızlar pencere önlerinde...
Tanıyalım mı? OSMAN NUMAN BARANUS (1930-2005/ Pınarbaşı-Kayseri) == Ali Rıza Navruz O, yeri geldiğinde aydınlığın bütün suçlarını kalbinde taşıyan, yeri geldiğinde de karanlık gündüzün üzerinde yaşayan bir şairimizdir. Bütün yuvalardan kovulan yaban güvercini oluşu da ayrı bir meziyeti olsa gerek! Osman Numan Baranus şiirlerini Ortadoğu ve eski Anadolu kültürüyle besler....
^^^ Ali Rıza Navruz Türkülerimiz bazen kara tren olur; Yeniköy’ün yokuşunu, Kardeşler’in büküşünü aşarak gurbet ele yâr götürür. Bazen yeşilbaşlı ördek olur türkülerimiz; gönülcüğümüzü göle düşürür. Çoğu kez Mecnun kılar âşığı ve çöller ardındaki Leylâ serabına salar… Ve yine bazen Erciyes’te duman olur bir türkü ve ardından Gazi’nin Boğazı’nda yitik...