…
Bu kitaptaki her şey hayal ürünüdür… Evet, bu yalanı söylemeye devam edin.
Kürtajın ve evlilik dışı doğumların suç hatta cinayet sayıldığı, ailenin itibarını korumak adına sadece evli çiftlerin evlat edinebildiği yakın bir gelecek.
Biyolojik saati epey ilerlemiş, anne olmaya oldukça kararlı, bekar bir lise öğretmeni. Roberto. Öğretmenliği yanı sıra 19. yüzyılda yaşamış kadın kaşifin hayatını anlatan bir romanın da yazarı kendisi.
Evli fakat evliliğinde oldukça mutsuz ve iki çocuk sahibi bir anne. Susan. Boşanmak isteyip sırf çocukları adına bu mutsuz evliliğe ve kocasının sorumsuzluklarına katlanan bir kadın.
Herhangi bir tıp eğitimi almamasına rağmen, doğa ile içiçe, insanlardan uzakta bir hayat süren Gin. Doğa ananın her şeye bir çözümü olduğuna inanan, bitkisel ilaçlar ile insanları tedavi etmesinden dolayı cadı ilan edilen bir kadın.
Aşık olduğu erkeğe inanarak hamile kalan, yasalara göre suç işleyen, sonrasında bu bebekten kurtulmak için yasadışı yollara başvuran bir lise öğrencisi. Mattie.
Veeee… bu dört kahramanın etrafında gelişen olaylar. Kadının toplumdaki yeri, annelik içgüdüsü, toplumun kadına dayattıkları, kadının bedeni üzerinde kendi hariç herkesin söz sahibi oluşu, kısacası kadınların yaşamaya mecbur bırakıldığı hayatlar. Oldukça akıcı bir hikaye. Sonu her ne kadar bana göre biraz yarım kalmış hissi yaratsada severek okuduğum bir kitap oldu. Yer yer dokunaklı, yer yer sinirlendiren bir hikayeydi.
2018 yılında Ken Kesey Roman Ödülü kazanan, yine aynı yıl Orwel Politik Kurgu Ödülü finalisti olmuş bir kitap. Margaret Atwood’un “Damızlık Kızın Öyküsü’nü” takip ettiği söylenmiş kitap üzerine. Atwood’un bahsedilen eserini okumuş biri olarak, kendi adıma o seviyede olmasa da o kategoriye konulabilecek bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Çarpıcı bir kadın hikayesi okumak isterseniz tanışın derim. Bende sevgili Merve sayesinde okumuş oldum bu kitabı. Buradan tekrar sevgiler yolluyorum kendisine.
Kendi başına mutlu olduğunu söylediğinde insanlar buna inanıyor mu sanıyorsun?
İnsanlar hali hazırda duymayı istedikleri sözleri duymaya, görmeyi istedikleri davranışları görmeye meyillidir.
Hayat yolunuzu attığınız adımlar belirler.
Maymun gibi daldan dala atlayan zihnine, “Kes artık, diyor. Kötü anıları biriktiriyorsun, yaralara tuz basıyorsun, kayıpların çetelesini tutuyorsun, başarısızlıktan korkuyorsun, geçmişin ve geleceğin hüzünlerine boğuluyorsun, yeter artık, kes sesini.”
Acaba insanlık evrimi sürecinde erkekler hamile olmadıkları apaçık belli olduğu için mi zayıf kadınları çekici bulmaya şartlanmışlardı? Dolgun bir vücut ise başka bir adamın genetik materyalini bedeninde barındırdığına mı işaret ediyordu?
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!