Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Salı Parçalı Bulutlu
22°C
Çarşamba Az Bulutlu
26°C
Perşembe Az Bulutlu
27°C
Cuma Parçalı Bulutlu
28°C
EFİDE

“Kalbiyle yazan kalbe yazar”

“Yazma ihtiyacın iştiyaka, iştiyakın aşka dönüşmeli”

“Sendeki sen, hep sana ve bir de seni senden iyi bilene kalsın”

(Ömer SEVİNÇGÜL)

Yaşanılanlar haddizatında olması gerektiği gibi midir?

Teslim mi olmak gerekir yazılan kadere yaşanılan hayata yoksa müdahale mi etmek gerekir? Yetişemiyoruz zamana ve yapmak istediklerimize. Nedir bizi tahassüslerimize tutkulu kılan? Yoruluruz bazen, nefessiz kalırız yetişemeyiz kendimize…Ruhun duygularda kaybolup kendini teslim ettiği ve insanın daima öz benliğini bulmak istemesi…” Hayaller ve umut insanın ruhudur” yaşam tomurcuğudur belki de yaşama karşı ayakta tutan. İnsan imkânsız olan şeye inanmak ister mi? Belki de ulaşamayacağımızı sandığımız bazı şeyler inemeyeceğimiz kadar alçaktadır. İnsan hep mazilerin duygularında yüzer, onların hayaliyle yaşar. Sükût içsel yolculukta tek başınalıktır. Zaman ne büyük etkendir ki bütün durumu kapsar. Zamana bıraktıklarımızı zaman bize bırakacak mı? Lâkin son mısralarda giz olmuş durumlar…İnsan kendi benliğinde bir sırdır. Duygular ve hisler çöle döndüğünde yaşam çiçeğinden kopmuş gibidir. Yaşanılan ve hissedilen acılar özlenir mi? Yoksa bize kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi mi hatırlatır?

Gonca USLU

Yorumlar

  1. Mehmet Aluç dedi ki:

    “İnsan kendi benliğinde bir sırdır. Duygular ve hisler çöle döndüğünde yaşam çiçeğinden kopmuş gibidir. Yaşanılan ve hissedilen acılar özlenir mi? Yoksa bize kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi mi hatırlatır?”

    Bu metin, insanın içsel dünyasını ve duygusal durumunu derin bir dille ifade ediyor. İnsan, kendi içsel varlığında bir gizem taşır; bu, kişinin kendisini ve kimliğini keşfetme yolculuğunun simgesidir. Duygular ve hisler çöle dönüştüğünde, yani yalnızlık veya boşluk hissettiğinde, bu durum kişinin yaşamının anlamını yitirmiş gibi hissetmesine yol açar. “Yaşam çiçeğinden kopmuş” ifadesi, kişinin enerji ve hayatta kalma gücü olan duygularından mahrum kaldığını anlatır.
    Ayrıca, geçmişte yaşanan acıların özlemini çekip çekmeyeceğimiz sorgulanıyor. Acılar, insanları şekillendiren ve onlara kim olduklarını, nereden geldiklerini hatırlatan deneyimlerdir. Bu bağlamda, acılar hem özlem duyulacak bir şey olarak görülebilir, hem de insanın geçmişine ait önemli parçalar olarak değerlendirilir. Dolayısıyla, bu metin insanın duygusal yönlerini, geçmişle olan ilişkisini ve yaşamın anlamını sorgulayan derin bir düşünceyi dile getiriyor. Anlatımızla güzel bir eser okudum tebriklerimle kardeşim,selamlarımla.