Bir sokağın iki yanına sıralanmış taş duvarlı, avlulu köy evlerinden oluşan köyümüzde iki tane cami vardı. Ömer Hoca Dayı’nın bakkal dükkânı iki caminin arasında, aşağı camiye biraz daha yakındı. Özellikle cuma günleri camilerden çıkanlar haftalık alış verişlerini yapmak üzere Ömer Hoca Dayı’nın bakkal dükkânına gelirlerdi. Burası, müşterilerin kapısından içeri girerek...
Sokaktan geçen her simitçide, Yolun kenarında ki her parkta Uçan her uçurtmada, Çocukluğumu Arıyorum. *** Siyah beyaz fotoğrafların arasında, Renkli dünyanın ışıltısında, Dünyanın sahteliğinden uzakta, Çocukluğumu Arıyorum. Sinem ŞAHİN
Arada bir gözlerim ıslanır Sen hiç aldırma Sanma ki ağlıyorum Kurnası bozuk Çeşme gibi akar Güneşli havada Hem güneş vardır Hemde çisi çisi yağmur yağar İşte benim gözlerimde Güneşli havada Yağan yağmur gibi Kendi kendine ağlar Sen ağlıyor sanma Bazen yaşlar fazla geliyor İşte o zaman akıyor Göz yaşlarım Benim...
Kış bitti ardından ilkbahar geldi Gerekeni yaptı canım Türkiye Ay yıldızlı bayrak gibi yükseldi Şerefim şöhretim şanım Türkiye Onlara gereken dersi verince Hava bile güzelleşti serince Gelin düşünelim biraz derince Seninle geçecek anım Türkiye Para olmuş para bunların dini Bilirim çakalın yattığı ini Bir kez daha hatırlattı kendini İşte böyle...
Şiir, kırılganlığın sese, söze ve sözcüklere dönüştüğü yerden ayağa kalkar. Bir “çıt” sesiyle başlar her şey! Kuru bir gül dalını büken ellerin bülbül(ümsü) neşidesi. Bir tenakuz, bir dönüşüm-başkalaşım, bir yeniden var olma hevesi. Zıtların gerçeğini ya da ahengini terennüme yelteniş. Avaz avaz bağırmak serin bir seher sessizliğinde. Fırtınada mırmırlanmak. Komedyanın...
——————— Ali Rıza Navruz “N’olur bir sabah saati/Çağırsa bizi sonsuzluk. Birden demir alsa gemi/Başlasa güzel yolculuk” Şöyle bir bakıyorum da Ocak ayı denen bu ay sanki ecel olup çökmüş şairlerimizin, yazarlarımızın üzerine. Bu ayda hayata elveda diyenler içinde kimler yok ki; Eflatun Cem Güney, Şeyh Galip, Süleyman Nazif, Arif Nihat...