Aylardan zemheri Ocak on beşti Canımdan can gitti bıldır bu zaman Kar yağmış ortalık ayazdı kıştı Cananım yâr gitti bıldır bu zaman Ayrılık yelini erken estirdin Çekildim köşeye beni küstürdün Bülbül gibi şakır idim susturdun Bağımdan gül gitti bıldır bu zaman Eksilmedi senden kalan çoklarım Saçlarını bir sır gibi saklarım...
Söyle nasıl dağları aşım Sicim gibi akar göz yaşım Halim budur işte Gardaşım Dertler’im benim hep yoldaşım Bitmez tükenmez vardır telaş Dertler’im bana açar savaş Bitiyorum ben yavaş yavaş Dertler’im benim hep yoldaşım İçe yığılmış dert harmanı Felek yazmış bana fermanı Kaybettim güç kuvvet dermanı Dertler’im benim hep yoldaşım Dertler’im...
Kaç yıldız saydım,bir dilek bile tutmadan Ömrüm geldi geçti,tek bir gün bile saymadan Benim değil gülüm, senin bahtın açılsın Tuttuğun her dilekte,bir yıldız daha kaymadan Gün geçende , ömür bir bir tükenir Sırtına her gün ne yükler yüklenir Ah ! Etme, derde bile düçar iken Sur’a bir gün senin için...
Gözlerinden hep yaşları dökülür. Babasız kalanın boynu bükülür. Bir köşede gizli gizli üzülür. Babasız kalanın boynu bükülür. Bir dağ gibi dururdu hep arkanda. Kıymetini anlıyorsun yoklukta. İster insan şimdi olsun yanımda. Babasız kalanın boynu bükülür. Ne istersen o alırdı hep sana. Eli deyse şifaydı tatlı cana. Onsuz dertli ne yapsın...
Elli altmış yıl önce Şahinkaya bölgesindeki Yörük damlarında yaşayan aileler, inek koyun ya da keçi gibi sağmal hayvanlar beslerler, mevsimine göre bu hayvanları sağınırlardı. Hemen her ailede az çok “Ağartı” yani günümüzdeki deyimiyle süt ve süt ürünleri bulunurdu. Evlerde elektrik ve dolayısıyla buzdolabı olmadığı için, özellikle yaz aylarında bu yiyecekler...