“İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüzkarası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Zevk duyuyoruz bundan. Çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız.”
F. M Dostoyevski’nin “Yeraltından Notlar” kitabını okuyub bitirdim. Kitap iki kısımdan oluşmuş. Birinci kısımı anlamak bir az zor. Böyle ki, kitabın birinci kısmında kırk yaşında olan Yeraltı bir adamın psikolojik durumundan, yaşadıklarından bahsediliyor. Kitabın ikinci kısmında yirmi dört yaşında olan görnüşce çok iğrenç olan bir memurun hayatından bahsediliyor. Yeraltından olan adam sokakda rast geldiği subaya her zaman yol vermesinden, parası olmadan borc alarak istenmeyen bir ziyarette bulunmasından, hayat kadını olan Liza’ya öğüt vermesinden, kadını evine davet ediyor olmasından ve sonra Lizanı evinden kovmasından bahsediliyor.
Kitabı okuduğum zaman çok keyif aldım. Çünkü dahi yazar okucusuna her bir insan’nın Yeraltından olan duyguları, yaşadığı dünyavi durumları var. Bizim her birimizin içerisinde bir Yeraltından olan adam var, umid edirem ki bizim Yeraltından olan adamımız ne kadar kötülükler ile karşı karşıya olsada çok saf, mahsum kalsın. Kitapla, sevği ve iyilikler ile kalın.