ZAMAN ‘SÜREYYA VAKTİ’ İMİŞ
Ali Rıza Navruz
…
Bazı şairler vardır, adeta bir gölge kadar sessiz yaşarlar duygularını. Güneşe ve aya yüzlerini dönerek bir gölgenin peşinden giderler ve giderler. Duygularının girdabında günbatımlarını yakalamaktır arzuları. Bu atmosferde karanlıklara boyanmadan gri bulutları yakalamak arzusuyla teslim olurlar akşamların sessizliğine.
O şairler için yazmak, soluklanabilecekleri en güzel duygu ormanıdır kendileri için, en büyük ödül… Bahsime konu olan şairlerden bir tanesi de şehrimizin usta şairlerinden Halit Belgelidir. Halit Belgeli yaşamış olduğu bu günlerdeki vaktin ‘Süreyya Vakti’ olduğuna inanarak sarı sevdalarının visali için yola çıkmış siir gemisi ile. Tarih 10 Eylül 2023 Ulaşılacak olan hedef Süreyya idi. Bu gün 18 Şubat 2024 yani, visal günü. Bu bir Yahya sabrıdır bence sevgili dostlar. Süreyya’nın olmadığı yerde kuraklığı yaşayan bir yüreğin serzenişidir Süreyya şiirleri. Bir değil, iki değil, beş değil,15 değil, tam tamına 100 adet Süreyya’ya serzeniş, sitem, çığlık ve senfonidir anlayabilene!
Gönlümde büyüyen çiçekler soldu.
Onların yerine dert keder doldu.
Herkes gayri benden bahseder oldu;
Dile düştüm, yüzünden be Süreyya!
Her güne bir Süreyya şiiri ile uyandık günlerdir. Halit Belgeli sadece Süreyya’ya seslenmek istemiyor, bizlerin yüreğini de kalemi ile sulamak istiyordu. Bunu başardı da… Denize düşen yılana sarılırmış ya, şairimiz de her gece kalemine sarılmış. Sanki bir ses ona demiş ki; “durma git tâ o Kırgızlar diyarına. Yeldenboz ile birlikte bir karakol kur Türkmen kızı Süreyya’nın gönül kapısına… Sonra da ardından hemen Deliban’ı derdest et, ve düşürün bir şekilde bu Süreyya kitabını gönül dostlarının kucağına…”
Bu sese uyan Halit Belgeli şairimiz beni buldu sonuçta. Ve dedi ki; o ses seni işaret etti dostum, bundan sonra top sende… Ne diyebilirdim ki; “eyvallah güzel insan” sözünden başka. Ben de bu günden itibaren bu güzel kitabı hazırlamak için sıvadım kollarımı. Ülkemizde benzeri olmayan bu güzel eserin editörlüğünü yapmak da beni mutlu edecek eminim..!
Benim bu yazımla kitabı tanıtmak gibi bir niyetim yok elbette. Onu kısa zaman içerisinde zaten sizler tanımış olacaksınız.. Ben bu çalışma müjdesini vermek amaçlı iki satır karalamış oldum. Şairimizi, ve sabrını kutluyorum buradan…
Kış günü üşüdük, yaz günü yandık,
“Kavuşmak nerede” derdik Süreyya!
Neticede varıp yüze dayandık;
Sonunda vuslata erdik Süreyya!