B.F. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Şair-Yazar Ceylin Karakaya. 2007 yılında İstanbul’da doğdum. Geçtiğimiz şubat ayında ilk romanım Bir Umudum Var’ın satışa sunulmasıyla “Türkiye’nin en genç psiko-dram roman yazarı” oldum. Etkinlikler, fuarlar ve imza günlerinde okurlarımla buluşmanın tadını çıkarmaktayım. Şimdilerde ise ikinci kitabıma gün sayıyorum.
B.F. Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
Yazmaya, ilkokul ikinci sınıftayken bir gece kendimi kötü hissedip duygularımı kâğıda dökmeyi deneyerek başladım. Yazdıkça yazasım geliyordu, zamanla yazmak benim için vazgeçilmez bir zevk, kaçış yolu olmuştu. Sekiz veyahut dokuz yaşında küçük bir kız çocuğu iken bir gece duygularımı kâğıda dökerek başladığım yolculuğum çeşitli fabllar, masallar ve kısa hikâyeler yazarak devam etti. Şimdi başarılı bir yazar olarak ikinci kitabımın hazırlığındayım. Zaman su misali!
B.F. Yayınladığınız kitap sayısı ve konuları nelerdir?
Şu anlık yalnızca bir kitabım var. Adı Bir Umudum Var. Roman formatında yazıldı. Çocukluğunda başına gelen türlü felaketler ve talihsizliklerden kurtulamayıp yaşamını duygusal bir boşlukta geçiren ve kendini tamamen depresyona adamış, yaşı neredeyse otuza dayanan ama hala benliğini bulamamış genç bir kadından bahsediliyor. Daha sonrasında bu kadın babası yetmiyormuş gibi annesinin vefatıyla da sarsılınca kurtulmak adına farklı bir şehre kaçıyor ve bu şehirde girdiği bir sahafta tüm hayatı aniden değişmeye başlıyor. Toplumumuzdaki ezilen ve güçsüzleştirilmeye çalışılan kadınlarımıza umut olması, bir gün tüm kadınların “Bir Umudum Var” diyebilmesi dileği ile diyoruz.
B.F. Yazarken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Yazmak ve yayınlamak; sizin için hangisi daha zordu?
Elbette oldu, olmaz mı? İlk kitabım henüz on beş yaşıma girmemiş iken çıktığından ötürü, yaşım çok fazla tepki odağı oldu. Fakat artık göz önünde olan konu yaşım değil, yaşadıklarım ve başardıklarım olduğundan vakit geçip başarmaya devam ettikçe bu tepkiler azalıyor. Bir kurguyu hayal edip kâğıda dökebilmek ayrı bir meziyet iken bunu yayınlama cesaretini gösterebilmek çok daha farklı bir meziyet ve zorluktur. Fakat hangisi daha zordu derseniz ben yayınlamak derim. Çünkü yazmak bana güçlük çıkarmıyor, aksine ruhumu ve gönlümü çiçek bahçesine çeviriyor!
B.F. Yazılarınızda sizi besleyen kaynaklar nelerdir, ilham kaynağınız nelerdir; biraz bahseder misiniz?
Yazarken beni besleyen, ilham aldığım kaynaklardan en mühimi “toplum” dur. Çünkü yazmak esasında biraz da sorun çözmek içindir. Çok iyi gözlem yapar, problemi anlar ve onu yazıya döküp başka insanların da fark etmesini sağlarım. İlk romanımda da bunu çok fazla görüyoruz.
B.F. Kitap okur musunuz? Bulunduğumuz dönemde yayınlanan kitaplarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Okumam mı? Elbette bayılırım, çok iyi bir okuyucuyumdur. Genel olarak edebi eser okumayı tercih ediyorum fakat bulunduğum dönemdeki kitaplardan da okumayı ihmal etmem. Şimdiki dönem kitapların kalemlerinde gördüğüm pek çok kusur var, bunlardan birisi yazarlarının tutkuyu ve şehveti yazmaya bayılıyor olmaları. Eklemek istiyorum: Bulunduğumuz dönemdeki aşkı yazan yazarların çoğunun, eski dönem aşklarının boyutunu ve değerini bilse aşk sandığı gençlik arzusunu yazmayı bırakacağını düşünüyorum.
B.F. Yazmanın sizin için ne ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?
Fevkalade şahane bir tutku, yaşama gelmiş olmamın en mühim nedeni, aşk, sevda, tutukluluk, vazgeçilmez, olmazsa olmaz en değerli uğraşım! Daha nasıl anlatayım bilmiyorum. Yazmak aslında benim için nefesi temsil ediyor. Yaşamak için yazmalıyım.
B.F. İyi yazmak için bir formül var mıdır size göre?
Çok okumak… Fakat analitik okumak. Beğenip beğenmemeniz önemli değil, okuduğunuz kitaplarda yazarların kalemlerini ayrıntılı olarak inceleyerek, bir yazar bakışıyla okumalı, iğneyle kuyu kazmalısınız bi’nevi. Ve tabii ki her gün yazmak. Ne yazdığınızın bir önemi yok, sadece her gün bir satır dahi olsa o masanın başına geçip yazın yazın silin. Silmekten korkmayın.
B.F. Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Yazma aşkı yüreğinize düştüğünde kendini belli eder. Yazmaktan asla vazgeçmeyin demiyorum. Yazma aşkıyla gönlünüze ateşler düşmüyor, yüreğinizde feryatlar kopmuyorsa yazmaya devam etmeyin. Fakat o yangın gönlünüzü gerçekten sarmış ise devam edin…
B.F. Buradan okurlarımıza mesajınız nedir, ne söylemek istersiniz?
İyi ki varsınız, iyi ki bizimlesiniz! Yazarlar sesli olarak konuşmaktan hoşlanmayan fakat kâğıda dillere destan bir tutkuyla döktüren insanlardır. Dilimizden çıkmayan bağırışlarımızı kalemimizden dinlediğiniz için teşekkür ederiz.