B.F. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
C.C. 1972 yılının Temmuz ayında Ankara’da dünyaya geldim. Akademik olarak dış ticaret uzmanıyım. Uzun yıllar radyo programcılığı ve sunuculuk yapmanın yanında radyolarda yayın müdürü olarak da görev yaptım. TRT ile kamu spotu çekimlerinde rol aldım ve seslendirme alanlarında çalıştım. Engürü adında bir dergim var. Kısa bir dönem oyunculuk deneyimim oldu. Şu ana kadar yayınlanmış üç kitabım mevcut. İlk iki kitabım tümüyle şiir üzerineydi. Son kitabım şiir ve öykü karışık tarz içermektedir. Halihazırda da köşe yazarlığıma devam etmekteyim.
B.F. Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?
C.C. Klişeleri severim, en kısa yoldan anlatır olayları. İşte o minvalde cevap vermek isterim; ilkokuldan beridir yazıyorum. Elbette o günlerden bu zamana epey yol kat ettim 😉 lakin kitap çıkarmak aklımda yoktu. Gazeteci arkadaşım “bu şiirler çok güzel. Neden kitap haline getirmiyorsun? Hadi yapalım bunu” dediği vakit harekete geçtim.
B.F. Yayınladığınız kitap sayısı ve konuları nelerdir?
C.C. Bu zamana kadar üç kitabım yayınlandı. İlk ikisi şiir, son kitabım şiir ve küçürek öykülerden oluşan karma bir kitap. Pandemizede diyorum ona ben. 2019 yılında piyasaya çıktı, peşine pandemi dünyayı sarınca tanıtım ve satışlarını yapamadık. Şiirlerim siyasetin dışında çeşitli konuları, küçürek öykülerimin hepsi yaşanmış olaylardan kesitleri içeriyor.
B.F. Yazarken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Yazmak ve yayınlamak; sizin için hangisi daha zordu?
C.C. Şiirleri yazmak anlık gelen duygularla hemen yazılıyor. Yazdıktan sonra mayalanmaya bırakıyorum onları. Uzun bir süre okumuyorum. O duygulardan çıktıktan sonra tekrar okuyarak düzeltmelerini yapıyorum. Acaba bu cümleyi başka nasıl söyleyebilirim diyerek zenginleştirmeye çalışıyorum. Sonra editörümle tekrar üstünden geçiyoruz. Öyküler ise daha farklı. Olay bütünlüğünü kaybetmemeye ve tekrara düşmemeye çalışıyorum. Yaşadıklarını aktaran kişilerin anlattıklarına bağlı kalarak olay örgüsünü yazıyorum. Şiirden daha çok zaman alıyor, uğraştırıyor ve fakat lezzeti de bambaşka.
B.F. Yazılarınızda sizi besleyen kaynaklar nelerdir, ilham kaynağınız nelerdir; biraz bahseder misiniz?
C.C. Güzel bir söz vardır, der ki; yaşadığım her şeyi yazmıyorum, yazdığım her şeyi yaşamıyorum. Bazen bana ait duygulardan çıkıyor yazdıklarım bazen kafede otururken yan masadan duyduklarımın üstünü tamamlıyorum, kimi zaman yakın arkadaşım üzüntüsü üzüntüm oluyor, kimi zaman okuduğum kitabın kahramanı, bir film, bir söz, bir bakış… gelişine yazıyorum. Elbette şiir buna uygun fakat söz konusu öyküyse elbette olay örgüsü için matematiksel bir sistemle yazıyorum. Bitiremediğim bir romanım var mesela. Roman uzun soluklu malum. Sistem işliyor orada.
B.F. Kitap okur musunuz? Bulunduğumuz dönemde yayınlanan kitaplarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
C.C. Kitap okurum, dergi okurum, notlar okurum. İlgimi çeken ne varsa okurum. Sözlük, deyimler, atasözleri… işime ne yarayacaksa okurum. Bu dönemde yayınlanan kitaplar için değil genel olarak kitaplarla ilgili olarak hepsinin saygıyı, takdiri ve değeri hak ettiğini düşünürüm. Kötü olarak değerlendirdiğiniz kitaptan bile öğrenirsiniz. En azından kötülüğün ne olduğunu öğrenirsiniz. Ezcümle ‘öğrenirsiniz’, az şey mi?
B.F. Yazmanın sizin için ne ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?
C.C. Hayata katılım sağlıyorum. Paylaşıyorum. Anlatıyorum. Anlıyorum. En kıymetlisi dünyaya miras bırakıyorum.
B.F. İyi yazmak için bir formül var mıdır size göre?
C.C. Elbette. Önce iyi anlamak, neyi; kendini, toplumu, olayları. Sonra etkili ve doğru anlatmaya gayret göstermek. Bunun için de araştırmak, okumak ve çokça dinlemek.
B.F. Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?
Estağfurullah. Benim bir önerim olamaz. Ustalar var, kulak vermemiz dikkate almamız gereken. Şunu söyleyebilirim, yazma ilgisi var ise yazsınlar ve mutlaka isteklerini desteklemek geliştirmek için eğitim alsınlar. Bir klişe daha: eğitim şart. 😉
B.F. Buradan okurlarımıza mesajınız nedir, ne söylemek istersiniz?
C.C. Değerli okurlarımız kitap almak istediğinizde, kriteriniz yazarının ünlülüğü, popülerliği olmasın. Kitap sizi yakaladıysa alın. Hatırlayın ki; bugün adı bilinen yazarların çoğu, kendi dönemlerinde belki de hiç popüler değildi!