SORU-SORULAR
Ogün Orpars
…
İnsan, ana rahmine düşüp, hayat bulduğu süreç içerisinde, yapı olarak, beden ve ruhtan mı oluşmuştur? Dünya ’ya geldikten sonra sürecek ve hiç bitmeyecek merak ve öğrenme duygusuyla sorular sormaya başlayacak mıdır? Ve her sorusunun cevabında sonra edindiği bilgi onu milyonlarca soru ile tekrar karşı karşıya bırakırken, edindiği cevaplar sonrasında yargıları oluşacak ve bunlar o insanın kimliğini oluşturacak mıdır?
İnsan’ı, bir takım kalıplaşmış kelimeler içerisinde, zapt ettiğini düşünmek yada bu yolda emek harcamak ne kadar mantıklıdır?
Biraz düşünüldüğünde, insanların ve insanlığın önünde bekleyen milyonlarca sorunun sorulmadığı ve sorulmayı beklediğini görmemek, yargı haline getirmemek mümkün müdür?
Sorulacak soruların bu kadar çokluğunun sebebi ise; insanların sordukları ve soruları sonrasında, edindikleri cevapları kabul ederek, bir daha bu soru üzerinde hiç düşünmemeleri ve zamanında sorulması gereken milyonlarca sorunun üzerine basıp yeni sorulara yönelmeleri olabilir mi?
Diğer bir konu da, aslında soru olarak karşımızda duran cevapların, soruyu sorana kendini tanıtma çabası olabilir mi? İşte, gelişmelerde ki aksaklıkların , sorunların yeni yeni milyonlarca soruların ortaya çıkmasından sonra, insanlığın kolaycılığı seçerek, bu soruları yok sayması diye bilir miyiz?
Sorulacak sorular, ne kadarı doğru olmaktadır? Çünkü, elde edilecek cevapların doğruluğu, sorunun doğru olmasıyla da bağlantılı mıdır? Bu da bir yargıdır. Ayrıca, sorularımızın cevapları hemen olmaya bilir. Belki milyon yıl sonra alınacak bir soru sormakta mümkün müdür?