Yüreğim yanıyor! Yüreğim. Kaybediyoruz, günbegün hareket alanlarımızı. Ekmeğimizi, umudumuzu özgürlüğümüzü daha kötüsü; öz güvenimizi kaybediyoruz.
Kimileri farkında bile değiller, demokrasi denilen geminin akıntılı sularda sürüklendiğinin. Ha battı…ha batacak noktasında Tabi bu sözlerime inanmayacak pek çoğu. ”Nereden çıkartır münafıklar, bu tür asılsız söylemleri” Diye kızacaklar belki de. Ve gülecek bıyık altından, unu kuru, tuzu kuru olan bir çoğu. Kimiler aman bana dokunmasınlar da… Kimileri de,bir ben ne yapabilirim ki? Aymazlığında kayıtsız yaşadığ güne Ah be! Ağam, paşam; Ah be! Kardeşim bilmiyor muyum sanıyorsun; kılıf bulmak ister isen bahanemi yok, Say dizi, dizi bitmez bahane. Ben, sana al kazmayı, küreği yol kes, bel kes zorbalık yap mı diyorum? Uyan diyorum…! Uyan Yaşadığın topraklar senin diyorum. Karar sahibi ol diyorum. Aklını ve iradeni kullan diyorum. Kimler seni yönetiyor farkında ol Anlıyor musun…diyorum. Oku…öğren Okut öğret Kula biat ederek kul olma Özgür ol… birey ol diyorum Onurlu ve haysiyetli Ne yaptığını bilen ol diyorum Oyun’u mu, kime veriyorsan ver bana ne. Ama bilerek… iradenle ver Daha ne dememi bekliyorsun? Yetti be! Yetti gayri. Tan uykusu narkozundan ayılman için ne vermeliyim sana bilmiyorum ki. Kurtul artık cennetin rüyasına yatma hastalığından. Uyan! Yarının sonsuz karanlığına saplanıp kalmadan. Uyan Ölüme tuzak arsız zaman bizleri teslim almadan uyan.
Şu an, bir bir geçiyor gözlerimin önünden çocukluk ve hatta gençlik ve hatta erginlik çağımın belki yarı aç, belki yarı tok ama başı dik, yarınından emin kaygusuz yaşam hatıraları. Ne güzel günlermiş be! Sınırlar ne kadarda netmiş o zaman İnsanlar insan,hayvanlar hayvanmış Harbiden bir başka zamanmış. Mazimde saklı duran, o eski zamanlar