RÜZGÂRLARIN TÜRKÜSÜ
^^
Dudaklarda kısık ses, dualar göğe doğru,
Bir yağmurun gölgesi nöbettedir şu günde.
Bu sefere bir davet, bu cennete bir çağrı,
Diz vurmaz mı Mehmedim bu coşkulu düğünde.
Gözde tütse de birden, ana baba ve kardeş;
Bu bir vatan sevgisi, bütün sevgilere eş!
Onlar ki yurt uğruna, öldüler körpe yaşta.
Evet öldüler amma, Mevlâ’m “öldü” demedi.
Pas tutmadı süngüsü, belâlar gördü başta,
Mehmedim; buna dardı, şuna boldu demedi.
Şehitlik mertebesi, alınamazdı beleş,
Düşmeden yüreklere, onca oruçsuz ateş.
Yurdun şu toprağına, civanın; kanı düştü,
Bayrağımın rengini boyadı cemre ala.
İnancımıza göre, cennete canı düştü,
Mehmet varken eminim, karlar yağmaz umuda.
Ah dağların kartalı, gel de rûhuma yanaş!
Biz var iken batar mı, ülkem üstünde güneş.
Şafak çiçeğincedir rüzgarların türküsü,
Kefensiz yatanlardan bize muştular verir.
Malazgirt’le dillendi, Türkün yüce ülküsü,
Biliyorum Mehmedim, göğsünde toplar erir.
Ders almamış şu gürûh, yine elinde ‘keleş’
Yoluna engel değil, Temmuz sıcağında leş!
Sarmış bak etrafını, Hülagû tipli terör,
Sen bunlara düşman de, bense ifrit diyeyim.
Ceddin tanır bunları, sen de tanı, sende gör;
Kes dilini dibinden, demesin; “Coni dayım.”
Hedef olsun yiğidim top mermine, soysuz baş,
Döndürmesin yolundan, müttefikten gelen taş.
Yangın yerinde yansın, dilerim ki fitnenin,
Dip fitnenin fütursuz, utanmaz, arsız yüzü.
Sanadır duaları, beli dimdik ninenin,
Sana rahmet okuyor, bak üstünde gökyüzü.
Çocukların düşüne, girmesin korku telaş,
Yetimin umudusun, öksüzüme kucak aç.
Dabık, Azez, ve Rajo, sonra Afrin elinde.
Tüketirsin bilirim, yağını sen Kandil’in.
Bir elinde pusatın, tekbirinse dilinde,
Fakat karşında değil, derin pusuda hâin.
Dağlıca vadisinden cennete yavaş yavaş,
Uçar iken ey Mehmet, melekler ki sana eş!..
^^
Ali Rıza Navruz