Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
9°C
Salı Parçalı Bulutlu
12°C

RUH DOĞURUR BEDEN BATI KİTAP TANITIMI

RUH DOĞURUR BEDEN BATI KİTAP TANITIMI
17 Kasım 2022 22:05
559
A+
A-

RUH DOĞURUR BEDEN BATI KİTAP TANITIMI

Bülent Demirel

 

İyi akşamlar Arkadaşlar!

Bir eser paylaşacağım ama, nasıl tanıtacağımı bilemedim. Sonra düşündüm de, bir eseri en iyi kim ifade edebilir? Tabii ki eseri yazanın kendisi. Ancak bundan önce birkaç şey söylemek istiyorum! Eserin adının asıl sahibi yani bu düşünceyi ortaya atan kişi; “Michel Chevalier.” Eserin adını da yazalım; “Ruh Doğu’dur, Beden Batı.” Eserin yazarı; Halit Refiğ’in eşi, “Gülper Refiğ.” Yazarın eser boyunca reddi ve iddiası; “Batılı bu sözü tersine çevirip kendi menfaatleri doğrultusunda ve çarpıtarak kullanmıştır.” Kitap, entelektüel bir hanımefendinin oldukça yüzünden ama kaynakçalarla tarih teması ile başlıyor. Sonra üçü Batılı, biri Türk müzisyenin Doğu-Batı sentezlemesi olarak sürüyor. Bu batılı üç müzisyen neden önemli! Çünkü bu müzisyenler Batının ahlak, siyaset, din ve dünya görüşüne karşılar da ondan. Bu üç müzisyenin ikisi, İslam düşünce dünyasına “Goethe” vasıtası ile oldukça aşinalar. Bilhassa Yunus Emre, Mevlana, Hafız Şirazi gibi isimlere aşinalar! Kitap, iyi, güzel ve doğru bazında tam bir Doğu-Batı harmanlaması.

Bir de ciddi bir anekdot yazayım: Batı, Çelişkili beyni ile Nietzsche’yi Ateist olarak mimler. Ama Nietzsche ne diyor; “Hristiyanlık, bize antik kültürün hasadını kaybettirdi. Peşinden bir de İslam kültürünün hasadından mahrum bıraktı. İspanya’nın muhteşem Mağribi kültür dünyasının üzerinde tepindiler. Ki o bize Roma’dan ve Yunanistan’dan daha yakındır.” Bu yazdığım not, Nietzsche’nin Deccal adlı eserinin aslından, Thomas Bauer tarafından yazılan, “Müphemlik ve İslam” adlı eserde de not olarak geçiyor. Şimdi sizlerle paylaşacağım eserde de, konu başlığının hemen altında geçiyor. Kitaptan alıntı yazılacak çok şey var ama, nereye sığdırayım. Belki merak edersiniz diye Aslında tam bir düşünce adamı olan müzisyenleri de yazayım: Mozart, Beethoven, Wagner. Philip Glass, Adnan Saygun.
– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
Bu da yazarın özet düşünceleri:
19. yüzyılın ikinci yarısında sanayileşme devrimini tamamlayan Batı; iktidar, güç ve paranın temel değerler olduğu bu ortamda, dünyanın tek hakimi ve efendisidir. Sömürgecilik ve ırkçılık ta en doğal hakkıdır. Batı’yı, karanlık çağlarından, Batılı insanı, zalim köleci düzenin sefaletinden, vahşetinden kurtaran Doğu’nun görkemli uygarlıkları görmezden gelinerek, Antik Yunan – Roma – Kilise Hristiyanlığı ve Rönesans’a dayandırılan hayali bir uygarlık tezi ortaya atılır. Bu sanal dünya gerçeği, vahşi kapitalizmin bütün olanakları kullanılarak tüm dünyaya kabul ettirilir. İstisnalar; ruhunu satmayan, Allah ve kendi iradesinden başka hiçbir güce boyun eğmeyen büyük sanatçı düşünürlerdir. Bedeli ne olursa olsun gerçeği açıkça dile getirmekten korkmayan bu asil ruhlar tarihin en kaotik en umutsuz dönemlerinde insanlığın o gününe ve geleceğine eserleriyle umut ışığı olmuşlardır.
Bu zalim düzene karşı önce cephelerde savaşmış, ardından kurduğu yeni ulusun Tarih Kitabı’n da bilimsel gerçekleri ortaya koyarak Batı’nın ön yargılı sahte uygarlık tezlerini çürüten dünyadaki tek lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Adnan Saygun’un yaratıcı gücü de işte bu emsalsiz kaynaktan beslenir.
Kitapta ele aldığımız dört besteci: Mozart, Wagner, Philip Glass ve Saygun’u birleştiren manevi iklim; Doğu’nun alçakgönüllü, kanaatkar huzur arayışında, tek ilahi varlık Allah’ta buluşmayla sağlanan birlik, kardeşliktir. Bu özlemi operalarında dile getirirken, müziğin; sözün bittiği yerde başlayan ulvi gücünün yanı sıra kendi vicdanlı mütefekkir kişiliklerini de yansıtırlar.
Anadolu’nun tüm uygarlıkları harmanlayan, imbikten süzen derin birikimini, yüce insanlığını müzikle ifadede Wagner’den sonra en yüksek zirveye taşıyan Adnan Saygun son sözü söyleyecektir. Nitekim “Yunus Emre Oratoryosu”; Anadolu’dan yükselen bu kolektif vicdan yankısı, aynen sekiz yüzyıl önce Konya’dan yükselen çağrı gibi, dünyanın farklı kültürleri, farklı inançlarına sahip onlarca ülkesinde aynı coşkuyla dinleyiciyi kucaklamıştır. Mozart, Wagner, Philip Glass’ın arayışlarının, sorularının cevabı Doğu’nun ve Batı’nın ruhunu buluşturan tek yer Anadolu’da, Toprak Ana’nın bağrından yükselen müziğinde, ninnisinde, şiirinde, masalında, ağıtına ve ilahisindedir.
– – – – – – – – – – – – – – –
Ruh Doğu’dur Beden Batı.
Gülper Refiğ.
Boyut Yayınları.
312 Sayfa – 1. ve 2. Baskı 2022.

Bol okumalı ve Sağlık dolu ömürler dilerim.

Bülent Demirel

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.