OYALI KASE
Serhan Poyraz
…
Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak, geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına deprem denmesi, sanırım şu an Türk halkının hafızasındaki en taze bilgi…
Geçmişte yaşanan depremlerden ders çıkarmak yerine çoğumuz kötü anları unutmayı tercih etmiştik belki de, ama günlerdir 6 Şubat 2023 depremlerinden kalan fotoğraflara bakıp videoları izlediğimizde veya o bölgelere gittiğimizde din, dil ve ırk farketmeksizin depremin tüm insanlık için ne demek olduğunu bir kez daha deneyimleyip, hep birlikte acı çekerek hatırladık.
Enkaz altında kalıp kurtarılmış kişiler, depremi uzaktan veya bizzat yaşayıp yakınlarını kaybedenler ve depremi yaşamamış ama olup biteni uzaktan izleyenler, yani toplumumuzun her kesimi bu travmadan farklı şekilde etkilendi.
Yakın çevreme bakıyorum, evinde oturup uzaktan izleyenlerin travması, içlerine düşen deprem korkusu oldu; çünkü ülkemizin yüzde doksanı deprem bölgesi ve ne yazık ki, deprem bizim hayatımızın gizli gerçeği aslında.
Depremde yakınlarını kaybeden tanıdıklarımla konuşuyorum, geçmişin anılarını gündüz hayal edip, gece rüyalarında görüyorlar. Her ne kadar bir dönem yoğun bir şekilde psikoloji kitapları okumuş olsam da, neticede bir psikolog değilim ama 1999 Gölcük depremini İstanbul’dayken şiddetli bir şekilde hissederek bizzat yaşadım. O dönemki yaşadıklarımı düşündüğümde, depremde çok yakınlarını kaybedenlerde uyku bozukluklarının yanısıra titreme, kusma ve terleme gibi bedensel bozuklukların ve daha da önemlisi, kaçınmanın başlayacağını biliyorum. Bu travmayı hatırlatacak ne varsa onlardan kaçınacaklar hatta evlerinden kaçmaya başlıyacaklar çünkü büyük bir güvensizlik içindeler şu an.
Aynı şekilde, enkaz altından çıkarılanlarda da anıların yarattığı uyku bozuklukları, bedensel ve ruhsal bozukluklar görülecek, ilk şokun ardından. Belki de en şiddetli halinde… Enkazın altında kalıp çıkarılan bu insanlarla empati kurmaktan söz edemem elbette ki, çünkü bana haklı olarak “benim ne hissettiğimi bilemezsin, orada değildin” derler. Sanırım, burada önemli olan, bu insanlara yanında olduğumuzu hissettirmek ve onların kendilerini ifade edebilmelerine alan açmak. Unutmayın, ev bu dünyada güvende olduğumuzu hissettiren yerdir ve onların evleri depremde yıkıldı, onlar da beton yığınlarının altında daracık alanlarda belki de hiç kıpırdayamadan saatlerce kaldılar.