Mütemadiyen yılda birkaç kez ağlamak diye bir şey yoktur. Artık kronikleşen bir senfoni vardır ortada. Ne ye ağladığını bile bilmezsin ki. Vakti ile bir hevese ne olmadı diye mi hala ya da neden uyarıları dikkate almadım diye mi. Yoksa durum zaten kendini gösteriyordu ne körmüşüm diye mi. Ya da yahu...
Biz Yörüklerin oturmaktan anladıkları şey yemek yerken bağdaş kurup sofraya oturmak, çay içerken de duvar dibindeki bir hasır yastığa ya da bir tahıl çuvalına yaslanıp bacaklarımızı öne doğru uzatmaktı. Hatta çift çubuk işlerinden sürekli yorgun düşen babamız için oturmak, koltuğunun altına ikiye katlanmış bir yastık koyup yan gelip uzanmaktı. Annemiz,...
Dün bir dostumdan haber geldi. Dostum beni okumak istiyormuş. Okumak istemesi dostça bir arzu… Zaten yıllarca dostlar tarafından anlaşılmamanın acısı içindeyim. Anlaşılmanın acısı içinde iken, bu dostum nasıl beni okuyacak ve nasıl tanıyacak? Bu arkadaşa vereceğim yanıtlar şimdi aklımda saklı kalmaktadır. Ama arkadaşa sorabilirim; fikri hayatımda geçtiğim merhaleleri anlayabilecek mi?...
Kendi hayat ve yaşantımda deneyimlediğim kadarıyla söyleyebilirim ki… Çok garip bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız her gün bir fazla şaşırıyor, hayretler içinde kalıyoruz. Bir yanda çiçek ekenler bir yanda çiçek koparanlar bir yanda solan çiçeklere su verenlerle karşılaşıyoruz. En çokta yetiştirdiğimiz çiçeklerin koparılmasına üzülüyor ve şaşıyoruz. Bir tohumu toprağa atmak...
Yazmak istiyorum. Yazmak istediğim yazı yazılmıyor. Neden yazılmıyor? Hiçbir heves yok içimde. Hiçbir konu yok önümde. Zihnim karmakarışık ve çok durgun… Zihnimde titreşen fırtınalar var. Bu fırtınalar nasıl ve ne zaman dinecektir? Bilemiyorum. Şu an hiçbir şey bilmiyorum. Kedi gibi yaşamak, ağaç gibi kurumak… Ben ne bir kedi, ne de...
Kardeş ülke Azerbaycan’ın başkentidir. Hazar gölünün batı kıyısında yer alır. Kafkasya bölgesinin en büyük şehri olduğu bilinen önemli kültür, ticaret ve sosyal merkezidir. Ülkenin ise sanayi, ticaret ve kültür merkezi bilinse de liman şehridir. Bu şehir de ne kadar Azerbaycanlı halk olsa da Türkiye, Rusya ve diğer Türk devletlerinin halkları...
Issız adaya düşer isem yanıma nemi alırdım. Issız adaya düşerken yanınıza bir şey alamazsınız. Yanımda olmasını istediklerim adı üzerinde ıssız ada Ekmek Su İşaret Fişeği. Ey vereceği cevapla kendini karizmatik göstermek veya yaranmak isteyen adam; İnsan kalabalığı denilen ıssızlığa çıkarken yanına ne alıyorsun. İnsanı başarılı ve girişken kılan araçlar aklı...
Yazı yazmanın garip bir cazibesi var. Cazibeli yazı yazma bir düşünce jimnastiğidir. Jimnastik devam ettikçe düşünceler olgunlaşır. Olgunlaşan düşünceler yumağı gittikçe büyür. Toplumun karşı karşıya olduğu konular üzerinde bu düşünce yumağını fırsat buldukça açıyorum. Açılanın kaçta kaçı okuyucunun işine yaramaktadır. Peki okuyucunun işine yarayacak yazıları yazmakta hür müyüm? Bu sorulara...
Her gün yazı yazılmıyor. Her saat başı da okuyucuya yazı yetiştirilmiyor. Yazarın da kendine göre bir eşref saati var… Ben de bu eşref saatimi bulmayınca yazı yazamıyorum. Ne baharları getiren çiçeklerim açıyor, ne de kışın tane tane karları döktüren gökyüzüm beyaza boyanıyor. Evet, her an yazı yazılmıyor… Çünkü yazarın da...
Görseldeki aleti herkes tanır: Maşa!!! Lüzumlu adamın elinde lüzumlu vasfı vardır! Lüzumsuz adamın elinde lüzumsuz vasfı vardır! Ciddi işlerde kullanıcısına zarar vermesin diye kullanılan bir aparat! Kim kullanır bu aparatı!!! Her önüne gelen kullanır! Her iş için kullanır! Tecrübe ister mi!!! Hayır! Hangi işlerde kim kullanır!!! Sıkıntılı işlerde, elini ateşe...
” Benim için hep böyledir… Gündüz biriktirir, geceye dökerim içimi…” Acıyı anımsamak için anılara gerek yok… Acıların yerlisiyiz, burada doğduk burada büyüdük biz… Acılarımızda bizimle beraber büyüdü… Uzun bir süredir yarın ne olacak diye bir kaygı içerisinde yaşıyoruz… İnsanlar kendini motive edecek bir uğraş bulamayınca uyuyor… Sabah olunca yarın oluyor...